İnsanları yaratan Tanrı, yetiştiren de annedir. Her yıl mayısın ikinci pazarı Anneler Günü olarak kutlanır.
Anneler günü anaların değerini belirtmek, küçüklerde onlara karşı saygı uyandırmak için konulmuş bir tören günüdür. Tarihi, uygarlığı, büyük keşifleri, buluşları, daha bunlara benzer bütün irili ufaklı insanlık olaylarını yaratanların başında büyük insanlar gelir. Ancak, bu büyük kişileri insanlık âlemine hediye eden yalnız annelerdir. Her dâhinin, buluşçunun, büyük devlet adamının, büyük bir komutanın, ünlü bir sanat- çının, bilginin yapısında bir anne sütünün ılık, tatlı payı; bir anne şefkatinin, göz nurunun kutsal izleri, anıları vardır, özetle söylemek gerekirse, insanları yaratan Tanrı ise, yetiştiren de annedir.
Annenin, çocuğu üzerindeki sevgisi, ilgisi, kanat gerişi, beşikten mezara kadar sürüp gider. Çocuk, bir aylıkken de, bir yaşında, on yaşında, elli yaşında iken de annesinin gözünde daima çocuktur; ona göre daima gözetilmeye, sevilmeye muhtaçtır. Annesi sağ bulunan bir kimse, kendisi anne, baba olsa bile, gene de ona sığınıp, opa yönelmekten gerçek, tabii bir haz ve mutluluk duyar. Batılı bir yazar, bu durumu «Annesi sağ olan bir insan kırkında bile bulunsa, çocuktur» sözleriyle ne güzel özetlemiştir! Hüseyin Nail Kubalı da bu temayı:
Ana başta taç imiş,
Her derde ilâç imiş;
Bir evlad pir olsa da Anaya muhtaç imiş… beytleriyle dile getirmiştir.
Anneler Günü Nasıl Doğdu
Annelerin insanlık âlemindeki bu önemli, kutsal niteliğini anlayan uygar milletler, içinde bulunduğumuz yüzyılın başlangıcından bu yana, yılın bir gününü onlara adamakla yerinde bir değerbilirlik göstermişlerdir. Ancak, yılın bir gününün onlara adanması, o günün Anneler Günü olarak kutlanması konusu toplu bir düşünceden doğmuş değildir. Bu konu, annesini erken yaşlarda kaybetmiş bir genç kızın içli, gerçek hikâyesine dayanmaktadır:
Yirminci yüzyılın başlarında Amerika’nın Philadelphia eyaletinde, çok genç bir kızla orta yaşlı annesi, küçük yuvalarında orta halli, ama mutlu bir ömür sürüyorlardı. Jarvis adındaki genç kız için yalnız Amerika, yalnız dünya değil, bütün evren annesinin varlığından ibaretti. Bu sevgi benliğine öylesine işlemişti ki, onsuz yaşamayı aklına bile getiremiyordu.
Bir gün Jarvis’in hiç düşünmediği, düşünemediği bir şey oldu; annesi hastalandı. Jarvis, bundan dolayı çok üzgündü, ama ondan ayrılacağını, onun ölebileceğim havsalası asla almıyordu. Aklına gelmeyen başına geldi; annesi öldü. İşte bu korkunç olay Jarvis’i temelinden yıktı. Kızcağız çıldırır gibi oldu. Yemedi içmedi; her şeye, herkese, hatta Tanrı’ya bile isyan etti. Kendini öldürmeye kalkıştı.
Bir gün dünyanın sıcağını, soğuğunu görmüş bilgin bir kişi ona ışık tuttu. Tabiatın kanunlar mı anlattı. İnsanın, ister istemez, bunlara boyun eğmesi gerektiğini açıkladı. Jarvis, bu devamlı telkinlerin, öğütlerin etkisinde kaldı. Deva bulmaz acısını unutamadı, ama buna katlanmasını öğrendi. Böylece, aradan bir yıl geçti. Annesi 1906’da ölmüştü. Bu unutulmaz acısının yıldönümü 1907 yılının 9 mayısına rastlıyordu. O gün, kendisini yalnız bırakmamak için, uzak yakın bütün arkadaşları evine doluştular. Jarvis o gün oldukça metindi, yalnız, bir şeyler tasarladığı bakışlarından belli oluyordu.
En sonunda bunu arkadaşlarına da açtı: ‘’Annemin ölümü üzerinden bir yıl geçmiş bulunuyor” dedi. ”Bu bir yıllık bitmez tükenmez elemlerim ortasında şunu anladım ki, dünyada annenin yerini dolduracak hiçbir şey, ama hiçbir şey yoktur. Tanrı’dan sonra yaratıcımız, koruyucumuz, her şeyimiz odur. Böyle olduğuna göre bu aziz varlıkların değerini bilelim. Bu arada benim aklıma bir düşünce geliyor. Meselâ ben yılın hiç olmazsa bir gününü onlara ayıralım; onlara adayalım. O günü, başlarımızın tacı olan, annelerimizle ilgili olaylarla dolduralım. Böyle yapmakla belki onlara karşı şükran borcumuzu bir parçacık olsun ödemiş oluruz.”
Genç Kızlar Önayak Oldular
Jarvis’in düşüncesini arkadaşları çok iyi karşıladılar. 9 mayıs günü «Jarvis’in annesinin günü» olarak kutlandı. Bundan sonra, yıl boyunca, Jarvis’le arkadaşları, yılın bir gününün annelere adanması için Phila- delphia eyaletinde geniş bir kampanya açtılar. Herkes, bir anneden doğma olduğu için, anne sevgisinin, ya da onu kaybetmenin acısının ne olduğunu çok iyi biliyordu. Bunun için, genç kızların bu kampanyası, kısa zamanda büyük bir ilgiyle karşılandı Pek çok resmî, özel kuruluşlar yılın bir gününün annelere adanması konusunda onlara destek oldular. So nuç çabucak alındı; 1908 yılı mayıs ayının ikinci pazar günü Amerika’nın birçok eyaletinde Anneler Günü olarak kutlandı.
Bu kutlama işine, her yıl daha bir çok eyaletler katıldı, böylece yıllar geçtikçe daha geniş çapta törenler yapıldı.
Ancak, günün, hükümetçe kabul edilmiş resmî bir niteliği yoktu. Bu nu resmiyete koyan ilk eyalet Texas (Teksas) oldu. 1912’de Texas Valisi, Anneler Günü’nü resmî bir tören günü olarak ilân etti. Hattâ bugünün şerefine bir kısım mahkûmları affederek evlerine, annelerinin yamna yolladı. Texas’m bu hareketine pek çok Amerikan eyaleti de uydu.
Bütün bu olaylar sırasında Jarvis, gönüllü olarak ülkeyi dolaşıyor, ülkü edindiği bu konunun kabul edilme diği bölge bırakmamak istiyordu. En sonunda, emeli, tümü ile, gerçekleşti. Eyaletlerin ısrarlı teklifi üzerine, Amerikan Senatosu,’ her yılın mayıs ayının ikinci pazar gününü resmî günler araşma aldı. Bir bayram olarak kutlanacak o gün, genç, yaşlı herkes, annesinin varlığına, annesi ha hayatta değilse onun hâtırasına saygılarını, sevgilerini, şükranlarını belirtecekti. O gün, aile çevrelerinde esen bir bayram havası içinde geçirilecekti. Bu ülküsünün gerçekleşmesiyle Jarvis de bir dereceye kadar avunmuş bulunuyordu.
Anneler Günü’nü Amerika dışmda benimsiyen ilk ülke, 1912’de Ingiltere oldu. Ondan on yıl kadar sonra, 1923’ te üçüncü olarak Almanya Anneler Günü’nü resmî bir gün olarak kabul etti. 1930’da artık, Avrupa’daki bütün ülkelerle Japonya, Hindistan da bu anlayışa katılmış bulunuyorlardı.
Anneler Günü yurdumuzda da, daha epeyi öncelerden beri, tanınmış, o gün özel çerçevelerde törenler yapılmaya başlanmıştı. Ancak, bugünün Türkiye’de resmen kabul edilişi 1956’da oldu. O yıl, Anneler Günü’nün kabulü hâtırası olarak P.T.T. idaresi; üstünde en büyük Türk annesinin: Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’m resimleri bulunan iki pul çıkardı. O günden beri her yıl mayısın ikinci pazarı, okullarda törenler yapılır, çocuklar annelerine hediyeler verirler. Anneler Günü, sevgilerin en katıksızı, en gerçeği, en vefalısı olan Anne-Evlât sevgisini canlandıran yüksek bir insanlık gösterisidir.