Hayat Pedi – Hayatpedi.com

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Yaşam
  4. »
  5. İNSAN VÜCUDUNDAKİ BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ

İNSAN VÜCUDUNDAKİ BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ

admin admin -
85 0

BAĞIŞIKLIK

hayatpedi

Canlı varlıklar, özellikle insan ve hayvan vücutları kendilerine zarar verebilecek mikroplara, asalaklara, zehirlere karşı sürekli bir savunma, korunma çabası içindedirler. Bu ara­da, vücudumuz mikroplarla savaşır­ken antikor denilen cisimcikler mey­dana getirir. Bir vücutta mikrop­lara, zehirlere karşı özel savunma cisimleri varsa o vücut bu mikrop­ların doğuracağı hastalıklara, zehir­lerin vereceği zararlara karşı daya­nıklı olur. İşte bu dayanıklılığa ba­ğışıklık (muafiyet) denir.

          Anadan Doğma Bağışıklık — Ye­ni doğan bir çocuk, ilk aylarda, kı­zıl, kızamık, kabakulak gibi bulaşı­cı çocuk hastalıklarından hiçbirine tutulmaz; çünkü, vücudunda bu has­talıklara karşı anasından aldığı sa­vunma cisimcikleri vardır.

          Sonradan Olma Bağışıklık — Bir kimse meselâ tifo geçirince, ya da tifo aşısı olunca vücudunda, bu has­talığın mikroplarına karşı savunma cisimcikleri meydana gelir, o kimse tifoya karşıbağışıklık kazanır.

Sonradan olma bağışıklık da iki türlüdür:

a)    Aktif Bağışıklık: Ya aşıyla, ya da hastalığı geçirmiş olmakla elde edilir. Bir vücuda, yapılan aşıyla, bel­li bir hastalığın kuvveti azaltılmış mikropları sokulmuştur; vücut bun­lara karşı kendisi antikorlar (sa­vunma cisimcikleri) yaratır, böyle­ce aktif (etkin) bir bağışıklık ka­zanır.

b)    Pasif Bağışıklık: Serumla elde edilir. Bir vücuda serum yapılınca, başka bir insanın, ya da bir hayva­nın kanında belli bir hastalığa karşı meydana gelmiş savunma cisimcik­leri hazır olarak verilmiş olur, vücut da böylece o hastalığa karşı pasif (edilgin) bir bağışıklık kazanır.

hayatpedi 3

Aktif bağışıklık daha süreklidir, uzun bir süre o mikroplara karşı dayanıklılık gösterir. Pasif bağışıklıklar (serumla elde edilenler) ise daha az sürer, vücudun o hastalığa karşı dayanıklığı çabuk kaybolur.

Vücudun zehirlere karşı, bunları azar-azar almakla bağışıklık kazana­bileceği, daha mikroplar, aşı, serum bulunmadan çok önce de biliniyor­du. Meselâ, M. Ö. 1’inci yüzyılda, Pontos Kralı Mithridates’in, düşman­larının kendisini zehirleyeceklerinden korkarak, çeşitli zehirlere karşı vücudunu yavaş-yavaş alıştırdığı an­latılır. Bundan dolayı, zehirlenme bağışıklığına mitridatizasyon denir.

adenit

Vücutta antikorların nasıl meyda­na geldiği, bağışıklığın nasıl doğdu­ğu hekimlikçe henüz kesin olarak açıklanmış değildir. Bu arada, Erlich kuramı (nazariyesi) bağışıklı­ğın oluşunu şöyle açıklar:

Bütün hücrelerin yan zincirleri de­nilen kolları vardır, besinlerini bun­larla alırlar. Hücre bu kolu besinin çevresine dolayıp onu sarar, kendi­ne çeker. Aşı ile vücuda sokulan an­tijenler de kendisine yaklaşınca, hüc­re, tıpkı bir besini yakalar gibi, kol salıp onu kavrar. Ondan sonra hüc­re daha başka antijenleri yakalamak için yeni kollar salar. Böylece, daha sonra gelecek, daha tehlikeli, daha çok sayıdaki zararlı maddelere ye­tecek kadar antikor yaparak bunla­rı kana döker.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir