BAĞIŞIKLIK
Canlı varlıklar, özellikle insan ve hayvan vücutları kendilerine zarar verebilecek mikroplara, asalaklara, zehirlere karşı sürekli bir savunma, korunma çabası içindedirler. Bu arada, vücudumuz mikroplarla savaşırken antikor denilen cisimcikler meydana getirir. Bir vücutta mikroplara, zehirlere karşı özel savunma cisimleri varsa o vücut bu mikropların doğuracağı hastalıklara, zehirlerin vereceği zararlara karşı dayanıklı olur. İşte bu dayanıklılığa bağışıklık (muafiyet) denir.
Anadan Doğma Bağışıklık — Yeni doğan bir çocuk, ilk aylarda, kızıl, kızamık, kabakulak gibi bulaşıcı çocuk hastalıklarından hiçbirine tutulmaz; çünkü, vücudunda bu hastalıklara karşı anasından aldığı savunma cisimcikleri vardır.
Sonradan Olma Bağışıklık — Bir kimse meselâ tifo geçirince, ya da tifo aşısı olunca vücudunda, bu hastalığın mikroplarına karşı savunma cisimcikleri meydana gelir, o kimse tifoya karşıbağışıklık kazanır.
Sonradan olma bağışıklık da iki türlüdür:
a) Aktif Bağışıklık: Ya aşıyla, ya da hastalığı geçirmiş olmakla elde edilir. Bir vücuda, yapılan aşıyla, belli bir hastalığın kuvveti azaltılmış mikropları sokulmuştur; vücut bunlara karşı kendisi antikorlar (savunma cisimcikleri) yaratır, böylece aktif (etkin) bir bağışıklık kazanır.
b) Pasif Bağışıklık: Serumla elde edilir. Bir vücuda serum yapılınca, başka bir insanın, ya da bir hayvanın kanında belli bir hastalığa karşı meydana gelmiş savunma cisimcikleri hazır olarak verilmiş olur, vücut da böylece o hastalığa karşı pasif (edilgin) bir bağışıklık kazanır.
Aktif bağışıklık daha süreklidir, uzun bir süre o mikroplara karşı dayanıklılık gösterir. Pasif bağışıklıklar (serumla elde edilenler) ise daha az sürer, vücudun o hastalığa karşı dayanıklığı çabuk kaybolur.
Vücudun zehirlere karşı, bunları azar-azar almakla bağışıklık kazanabileceği, daha mikroplar, aşı, serum bulunmadan çok önce de biliniyordu. Meselâ, M. Ö. 1’inci yüzyılda, Pontos Kralı Mithridates’in, düşmanlarının kendisini zehirleyeceklerinden korkarak, çeşitli zehirlere karşı vücudunu yavaş-yavaş alıştırdığı anlatılır. Bundan dolayı, zehirlenme bağışıklığına mitridatizasyon denir.
Vücutta antikorların nasıl meydana geldiği, bağışıklığın nasıl doğduğu hekimlikçe henüz kesin olarak açıklanmış değildir. Bu arada, Erlich kuramı (nazariyesi) bağışıklığın oluşunu şöyle açıklar:
Bütün hücrelerin yan zincirleri denilen kolları vardır, besinlerini bunlarla alırlar. Hücre bu kolu besinin çevresine dolayıp onu sarar, kendine çeker. Aşı ile vücuda sokulan antijenler de kendisine yaklaşınca, hücre, tıpkı bir besini yakalar gibi, kol salıp onu kavrar. Ondan sonra hücre daha başka antijenleri yakalamak için yeni kollar salar. Böylece, daha sonra gelecek, daha tehlikeli, daha çok sayıdaki zararlı maddelere yetecek kadar antikor yaparak bunları kana döker.