Uzmanlar selüliti deri altında bulunan bağ dokuda meydana gelen sıvı birikimi şeklinde tanımlıyor. Selülitin oluşumuna dair ortaya atılan görüşlerden biri östrojen hormonunun selülitin sıklıkla oluştuğu kalça ve uyluk bölgesine etki ederek böyle bir şeye sebep olduğudur. Bir diğer görüş de toksin olarak adlandırılan zararlı atık maddelerin birikimiyle selülitin oluştuğudur.
KİMLERDE GÖRÜLÜR?
Selülitten genellikle kadınların şikayet ettiğini duysak da aslında erkeklerde de portakal kabuğu olarak tanımlanan bu görüntüye rastlanmaktadır. Özellikle ilerleyen yaşlarda derinin incelmesiyle birlikte alt tabakada biriken yağ bezeleri daha belirgin hale gelmekte ve pek çok kadını rahatsız etmektedir.
SELÜLİTLERDEN KURTULMAK İMKANSIZ MI?
Vücudumuz besinlerle ayakta kalabildiğine göre ağzımıza aldığımız her gıdanın veya sıvının çok hayati bir önemi var. Örneğin su adeta vücudumuz için bir benzin niteliğinde. Ne zamanki benzin azalır, araba teklemeye başlar ve bir süre sonra durur. İşte sindirimden toksinlerin atılmasına cilt kuruluğundan zayıflamaya pek çok durum üzerinde etkisi olan suyun tüketimine özen gösterdiğimizde aslında çoğu problemin çözümü için de bir adım atmış olacağız. Selülitlerimizle baş edebilmek için de günlük su tüketimimiz 1.5-2 litrenin altına düşmemeli. Bununla beraber şekerli gıdalar, asitli içecekler, aşırı kahve tüketiminden uzak durmalı, bacak kaslarını yoğun çalıştıracak tempolu koşu, bisiklet binme, ip atlama gibi egzersizler, toksin atıcı gıdaların tüketimi(turunçgiller, yeşil çay, domates, sarımsak, soğan…) ile selülitli bölgeye uygulanacak masaj ve aşağıdan yukarıya doğru fırçalama hareketleri de yine selülitlerin azalmasında etkili olacaktır.
