Hayat Pedi – Hayatpedi.com

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Yaşam
  4. »
  5. BAYRAK NEDİR? BAYRAĞIN TARİHİ VE DÜNYA BAYRAKLARININ DEĞİŞİMİ

BAYRAK NEDİR? BAYRAĞIN TARİHİ VE DÜNYA BAYRAKLARININ DEĞİŞİMİ

admin admin -
38 0

Bayraklar, Bayrakların Tarihi, Bayrakların Anlamı

Devletleri temsil eden renk ve şekli özelleştirilmiş milli alamet. Arapça râye ve livâ kelimelerinin karşılığı olan bayrak ve sancak, umûmiyetle dikdörtgen biçi­minde ve kumaştan yapılır. Bay­rak bir milletin varlığının ve bağımsızlığının sembolü, târihi­nin hâtırasıdır. Değeri; pamuk, atlas ve ipekten yapılmasına bağlı olmayıp, temsil ettiği milletin kıy­meti ile ölçülür. Devletin hâkimi­yetini, bağımsızlığını ve şerefini temsil ettiği için bayrağa saygı gösterilir. Çok eski zamanlarda kurulan devletler ve kavimler, bay­rak veya bayrağa benzeyen sem­boller kullandılar. İslâm târihinde ise hicretin birinci yılından itibaren bayrak kullanılmaya başlandı.

tumbayraklar

Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem hicretin birinci senesinde Şam’dan dönmekte olan Kureyş kervanına karşı gönderdiği hazret-i Hamza komutasındaki otuz kişilik kuv­vete bayrak şeklindeki sembolü ilk defâ kendi elleriyle bir mızra­ğın ucuna beyâz bir bez bağlaya­rak askerlerden Ebû Mersed’in eline verdi. Livâül-Beydâ ismiyle anılan bu bayrak, Hayber gazâsına kadar kullanıldı. Hayber’den sonra Râye denilen siyah bir bayrak kullanıldı. Dört halife devri, Emevîler, Abbâsîler, Endülüs Emevîleri zamanlarında da çeşitli renk ve şekilde bayrak­lar kullanıldı.

bayrak (2)

Türklerin ilk kullandıkları bay­rağın rengi ve şekli hakkında kesin bir mâlûmât yoktur. Ancak Orta Asya târihi hakkındaki bilgi­lere dayanarak İslâmiyet’ten önceki Türklerde Tuğ adı verilen bayrak veya sembollerin kullanıl­dığı bir gerçektir. Siyahtan kırmı­zıya kadar; mavi, sarı, yeşil, beyaz gibi çeşitli renklerde semboller kullanmış olan eski Türkler, bir mızrağın ucuna bağladıkları, umûmiyetle ipekten yapılmış bu alâmetlere batrak, badruk, bayrak gibi isimler verdiler.

images (1)

Dokuzuncu asırdan îtibâren kitle­ler hâlinde müslümanlığı kabul eden Türkler de çeşitli bayraklar kullandılar. Bu bayraktaki en büyük özellik, İslâmî motif ve unsurların ön plâna geçmesiyle birlikte, millî motif ve sembollere de yer verilmesi idi. İlk müslüman Türk devletlerinden olan Gazneli- lerin bayraklarında, yeşil zemin üzerinde beyaz hilâl ve kuş resim­leri vardı.

flags-globe-on-binary-code

Karahanlıların bayrak­larında al renk üzerinde dokuz tuğ resmi bulunuyordu. Diğer müslüman-Türk devletleri de çeşitli renk ve şekilde bayraklar kullandılar. Büyük Selçuklu Devleti’nin ilk yıllarında mâvi zemin üstüne beyaz çift kartal sembolü ve siyah çizgili gerilmiş yay ve ok resimleri varken, daha sonra siyah renkli bayrak kullan­dılar. Bu bayrak Anadolu Selçuk­luları tarafından da benimsen­mişti. Selçuklularda hânedân rengi olarak kabûl edilen al renkli bayraklar da vardı. Haçlı seferle­rine kahramanca göğüs geren Selâhaddîn-i Eyyûbî’nin bayrağı sarı renkli olup, üzerinde hilâl bulunuyordu. Bu şekil hem bu devletin bayrağı, hem de Avrupa­’lılar tarafından İslâmiyetin sembolü olarak kabul edilmiştir.

dunya-ulkeleri-bayraklari-ve-isimleri-ulke-bayraklari-gorsel-19796

OsmanlIlar zamânında da çeşitli renk ve şekillerde bayrak­lar kullanıldı. OsmanlIlarda bay­rak; pâdişâhı, dolayısıyle devleti temsil ederdi. Zîrâ pâdişâh, devleti temsil etmekteydi. Pâdişâh bay­rak ve sancaklarını, Emîr-i Âlem denilen paşa ile bunun maiyyetindeki saltanat sancakla­rıyla mehterhâne takımını ihtivâ eden bölükler taşırdı.

Devlet-Ulke-Bayraklari(2)

Ayrıca her ocağın, her birliğin hattâ her orta­nın (taburun) ayrı sancağı vardı. Sancaklar da çeşitli renklerde kul­lanılmıştır. Yeşil ve kırmızı renkle­rin hâkim olduğu bayrak ve sancaklarda, Osmanoğullarının hânedân rengi kırmızı daha doğ­rusu al idi. Al renk, doğrudan doğruya Osmanoğullarını işâret ederdi. Sultanlar yani pâdişâh kızları bile beyaz renkte değil al renkte gelinlik giyerlerdi. Pâdişâ­hın yorganı, çarşafı, yastığı al renkteydi. Al renk esâsında Sel­çuklularda da hânedân rengi ola­rak kabul ediliyordu.

bayraklar

Osmanoğulları, Selçukoğullarının meşrû vârisleri olarak bu rengi devral­mışlardır. Bu husus al renge tamâmen bir millî karakter ver­miştir ki, bugün de devâm etmek­tedir. Selçuklular da bu rengi selefleri olan Karahanlılardan almışlardı. Kırmızıyı süsleyen ayın menşei ise destanlar döne­mine kadar dayanır. Yıldız ise da­ha sonraki devirlerde konulmuştur.

bayrak (1)

OsmanlIların ilk bayrağı, Ana­dolu Selçuklu hükümdârı Gıyâ- seddîn Mes’ûd tarafından Osman Bey’e gönderilen hediyeler ara­sındaki beyaz renkli bayrak idi. On dördüncü asırdan îtibâren çeşitli renk ve şekilde bayraklar kullanıldı. Kâmûs-ül-a’lâm’da bildirildiğine göre, Osmanlı san­cağının rengini ve (bugünkü ay- yıldızlı Türk bayrağının) şeklini tâyin eden, sultan birinci Murâd ve Yıldırım Bâyezîd Han devirlerinde yaşayan Tîmûrtaş Paşa’dır.

bayraklar

Bu asırda Osmanlı donanmasında ve azap kıt’alarında kırmızı; yeniçeri kıt alarında beyaz bayraklar kulla­nıldığı, Fâtih Sultan Mehmed Hân’ ın muâsırı olan tarihçi Tursûn Bey’in ifadelerinden anlaşılmak­tadır. On beşinci asırda Osmanlı­ların kırmızı bayraklar kullandık­tan, Âşıkpaşazâde’nin Alaşehir’de dokunan bir nevî al kumaştan bayrak ve hil’at yapıldığı hakkın- daki kaydında yer almaktadır. Muhtelif kaynakların incelenme­sinden anlaşıldığına göre, OsmanlIlar kuruluştan îtibâren diğer İslam ve Türk devletlerinde olduğu gibi, çeşitli bayraklar kul­landılar. On beşinci asırda pâdi­şâha âid sancaklardan başka çeşitli askerî birliklere ve büyük devlet adamlarına, beylerbeyi, sancak­beyi, donanma kumandanı ve reisleriyle azap ocaklarına ve ticâ­ret gemilerine mahsus türlü renk­lerde bayrak ve sancaklar vardı. Bu bayraklann ve sancakların üzerinde muhtelif şekil ve yazılar bulunurdu.

bayrak (1)

Yeniçeri ocağının muhtelif ortalarının (tabur) kendi­lerine mahsus nişanları vardı. Kış­laların kapılarına asılan ortaların bayraklarına bu alâmetler nakşe- dilirdi. Bu asırda yeniçerilere ak, sipâhtlere kırmızı, silâhdâr bölü­ğüne sarı, orta ve aşağı bölüklere alaca renkli olarak verilen bayrak­lar bu birliklere verilen sancak mâhiyetinde idi. Çünkü Osman Gâzi’den îtibâren Kânûnî devri de dâhil olmak üzere pâdişâhlara mahsûs olan bayrak beyaz renkli idi. Yavuz Sultan Selîm Han’ın Çaldıran ye Mısır seferlerinde, otağının önüne hâkimiyet alâmeti olan beyaz ve kırmızı renkli bay­raklar dikilmişdi.

bayraklar (1)

Ayrıca Yavuz Sultan Selîm Han zamânında, bugün Topkapı Sarayı mukaddes emânetler dâiresinde bulunan. Peygamber efendimize sallallahü aleyhi ve sellem âid olan Sancak-ı şerîf OsmanlIlara geçti. Çok büyük hürmet ve ihtimâm gösteri­lerek asırlardır muhâfaza edilen Sancak-ı şerif kılıf içinde bulun­durulur, aslâ açılmazdı. Sefer-i hümâyûnlarda pâdişâhlar beraberlerinde götürürlerdi. Halîfelik alâmetlerinden biri olan Sancak-ı şerîf, devleti son derece tehdîd eden hâllerde ve isyânlarda pâdi­şâhın emriyle çıkarılır, millet, âsi­lere karşı Sancak-ı şerîfin altında toplanmaya çağrılırdı. Bu suretle millet birlik içinde hareket ederek isyânı bastırırdı.

bayrak

Yavuz Sultan Selîm zamânın- da Çaldıran seferinde ilk defâola­rak kullanılan yeşil renkli bayrak, bu devirden sonra da hemen her zaman sık sık kullanılmıştır. OsmanlIların, hilâfeti de hâiz olduklarını göstermek ve Pey­gamber efendimizin meşrû halef­leri olduklarını belli etmek için kullandıkları yeşil renkli sancak, Barbaros Hayreddîn Paşa ve Uluç Ali Reis’in donanmalarında da kullanıldı. Peygamber efendi­mizin sallallahü aleyhi ve sellem mensûb olduğu Hâşimîlere âid olan yeşil renkli sancak, sultan birinci Mahmud Han devrinde donanmanın bayrağı kabûl edildi.

atlas-62742_640

Kânûnî Sultan Süleymân Han devrinde de beyaz, alaca, kırmızı ve sarı bayraklara siyah ve yeşil renkliler de ilâve edildi. Doğrudan doğruya pâdişâhın hassa kuvve­tini teşkil eden kapıkulu ocakları- nın taşıdıkları bayraklar, umûmiyetle saltanat sancakları sayılırdı. Macaristan seferine çıkan ve orduya kumandan tâyin edilen sadrâzam ibrâhim Paşa’ ya; beyâz, yeşil ve sarı renkte üç sancakla iki kırmızı, iki de alaca bayrak verilmesi bu husûsu isbât etmektedir. Topraklı süvârinin yukansı yeşil, aşağısı kırmızı renkte olmak üzere iki renkli bay­rağı vardı.

1411

Osmanlı ordusunda olduğu gibi, donanmasında da türlü renk ve şekillerde bayraklar kullanıldı. On beşinci asırda genellikle kır­mızı renkli bayraklar kullanıldığı hâlde on altıncı asırda kuman­dana mahsûs bayrağın yeşil, deryâ beylerinin ise beyaz, kırmızı, sarı, sarı-kırmızı, ufkî çizgili alaca bayraklar kullandıkları görülmek­tedir. Bu asırda ticâret gemileri­nin beyaz bayraklar taşıdıkları da bâzı kaynaklardan anlaşılmakta­dır. Daha sonraki asırlarda da kapdan paşalara mahsûs olan bayrak yeşil idi. Gemi sancakla­rında en ziyâde kırmızı (al) renk kullanılmakla berâber, yeşil bay­raklar da çoktu. Bunların kimlere âid olduğu üzerlerindeki şekiller­den anlaşılırdı. Sultan birinci Mahmûd Han devrinden sonra donanmada daha çok yeşil san­caklar kullanılmaya başlandı. Kal­yonların kıç sancakları yeşil olduğu gibi, amirâllere mahsus forslar da yeşil zemin üzerinde zülfikar ve hilâl şekillerini ihtivâ ederdi.

600-v20lbl0n3k-442013arka-kapak-slayt

Sultan üçüncü Selîm Han zamânında ordu ve donanmada yapılan yeni düzenlemeler esnâ- sında bayraklar üzerindeki hilâl şekline, sekiz köşeli yıldız ilâve edildi. Bayrak mes’elesinin muay­yen esaslara bağlandığı bu devirde, büyük gemilerin muhte­lif direklerine çekilecek bayraklar tesbit edildi. Pâdişâha mahsus gemiye (taht gemisi) çekilecek kırmızı sancağın üstünde sultan üçüncü Selîm Han’ın tuğrası vardı. Ticâret gemilerinin taşıdığı bayraklann renk ve şekillerinin tesbit edildiği bu dönemde, Cezâ- yir beylerbeyinin, üst köşesinde beyaz renkte sarıklı bir insan başı bulunan kırmızı bayrağı vardı. Bu dönemde kumandan forsları yeşil olup, beylerbeyliğe âid ticâret gemilerinin bayrağı; yeşil, beyaz, kırmızı üç ufkî parçadan mey­dana gelmişdi. Tunus ve Cezâyir ticâret gemileri ortası yeşil olmak üzere iki mâvi, iki kırmızı, beş ufkî parçadan meydana gelen bayrak­lar taşıyordu. Trablus beylerbeyi ile İstanbul limanına mahsus san­cak, üç hilâlli olup yeşildi. Sultan üçüncü Selîm Han devrinde kuru­lan Nizâm-ı cedîd ordusu kıt’alan için ihdâs edilen, ortasına sarı sırma ile bir hilâl, yâhut ortadaki hilâlden başka dört köşesine de hilâller işlenmiş kırmızı veya fes rengi bayraklar kullanıldı.

1411 (1)

Sultan ikinci Mahmûd Han zamânında da bayrak şekilleri hemen hemen ayniyle devâm etti. Ancak bu devirde kalelere ve hükümet binâlarına ay-yıldızlı al sancak çekildiği görülmektedir. Yeniçeri ocağının kaldırılması üzerine bunlara âid husûsî bay­rakların kullanılmasına son verildi. Yeniçeriler arasında çok yayılmış olan yeniçeriliği ve bek- tâşiliği hatırlatan birtakım kelime­lerle birlikte bayrak kelimesinin kullanılması da yasak edildi. Bunun yerine sancak kelimesinin kullanılması için her tarafa emir­ler verildi.

1

Yeniçerilerin son zamanlarında daha ziyâde kırmızı renkte, üze­rinde beyaz bir pençe, bir zülfikâr ve bir daire şekli bulunan çatal uçlu bayraklar kullanıldı.

Sultan ikinci Mahmûd Han tarafından kurulan Asâkir-i Mansûre-i Muhammediyye’ye mahsûs olarak üzerinde kelime-i şehâdet veya fetih âyetleri bulu­nan siyah bayraklar yapıldı. Siyah rengin tercihi Peygamber efendi­mizin Ukâb adlı meşhûr siyahsancağının rengini taklid etmek maksadıyladır.

ikinci meşrûtiyetin îiânına kadar orduda üzerinde âyetler yazılı ve hükümdârların ortası tuğralı armalarını taşıyan sırma saçaklı çeşitli alay sancakları kul­lanıldı ve ondan sonra da bu âdet devâm etti. Bu sancakların rengi umûmiyetle kırmızı idi.

Kırmızı zemin üzerine hilâl ve yıldız bulunan bayrak, OsmanlI­larda ilk defâ 1793’de devletin resmî bayrağı olarak kabûl edildi. Ancak bu bayraktaki yıldız, sekiz köşeli idi. Bu bayrak Osmanlı Devleti’nin resmî ve umûmî sem­bolü olarak kullanıldı. Sultan birinci Abdülmecîd Han zamanında 1842’de yıldızın beş köşeli olması kararlaştırıldı ve Osmanlı bayrağının şekli kesinleşti. Bu devirde pâdişâha âid tuğralı san­caktan başka hükümdârın gemi­leri ziyâretinde kullanılan, ortasında güneş ve dört köşe­sinde de şualar bulunan bir san­cak daha vardı. Kapdan paşaya mahsus sancakta; bir hilâl ile îekiz köşeli yıldız mevcuttu. )smanlı hâkimiyetinde bultinan, unus, Eflâk, Boğdan beyleri ile Sırp prensliğinin özel bayrakla­rında, Osmanlı bayrağının kırmızı rengiyle birlikte mâvi, beyaz, sarı gibi mahallî renkler de kullanı­lırdı. Tunus beyinin sancağının, ortasında kırmızı zemin üzerin­deki bir beyaz dâire içinde kırmızı hilâl ve yıldız şekli mevcuddu. Sırp, Eflâk ve Boğdan beylerbey­leriyle Sisam adasına âid husûsî bayrakların üst köşelerinde, Osmanlı hâkimiyetinin sembolü olmak üzere, kırmızı zemin üze­rinde beyaz üç yıldız bulunan sarı Eflâk bayrağı ile mâvi Boğdan bayrağında, birincisinde çifte kar­tal, İkincisinde de bir öküz başı mevcuddu.

Sultan Abdülazîz Han zamâ- nından başlayarak, pâdişâhlara mahsus kırmızı renkli bayrakların ortasındaki tuğraların beyaz renkte sekiz şualı bir güneş içinde alınması âdet oldu. Sonradan bu bayrağın rengi vişne çürüğü ola­rak değiştirildi ve saltanat san­cağı kabûl edilen bu bayrak, saltanatın kaldırılmasına kadar devâm etti.

bayrak (1)

Sultan ikinci Abdülhamîd Han zamânında Cumâ namazı münâ­sebetiyle yapılan selâmlık res­minde hilâfete mahsûs bir bayrak kullanılırdı. Bu, kırmızı atlas zemin üzerine etrâfı beyaz kılapdan ile işlenmiş dört köşe bir çerçeve içinde; bir tarafında Fetih sûresi, diğer tarafta ise güneş resmi bulunan sırma saçaklı ve ucu hilâlli bir sancaktı.

1922’de Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümeti tarafından sal­tanatın kaldırılarak, hilâfet makâmı ihdas edilmesi üzerine halîfeye mahsus olarak, yeşil zemin ortasında sekiz şualı beyaz bir güneş içindeki kırmızı zeminde beyaz ay yıldızı ihtivâ eden bir sancak kabûl edildi ve saltanata mahsus bayrak kaldı­rıldı. Lâkin daha önceki millî bay­rak muhâfaza edildi. Cumhûriyet İdâresinin kurulmasından ve hali­feliğin kaldırılmasından sonra 25 Teşrin-i Evvel 1925’de bir sancak tâlimatnâmesi çıkarılarak, harbve ticâret gemileri hakkında muay­yen esaslar kabûl olundu. Bu tâli- matnâme millî bayrağın şeklini tesbit etmekle berâber, daha ziyâde donanmanın ihtiyaçlarına göre yapıldığından, az çok husûsî bir mâhiyet arz ediyordu. Bunun üzerine 29 Mayıs 1936 târih ve
2994 sayılı kânûnlaTürk bayrağı­nın şekli ve ölçüleri kesin bir şekilde tesbit edildi. 28 Temmuz 1937 târih ve 2/7175 sayılı kararnâmeye ilişik 45 maddelik bir tüzük (Türk bayrağı nizâmnâ­mesi) ile de Türk bayrağının kul­lanılışı nizam altına alındı.

OsmanlIlar döneminde, dev­leti, hânedânı, milletin hükümran­lığını temsil eden bayrak kesin olarak kutsal sayılırdı. Yere düşürmemek, düşmana bırakma­mak, mânevî haysiyetine dokuna­cak bir duruma sokmamak için ölüm dâhil her türlü fedâkârlık göze alınırdı. Bayrak ve sanca­ğına hakâret ettirmek en büyük milli şerefsizlik olarak kabûl edi­lirdi. Bayrağa hakâret, pâdişâha hakâret suçu ile aynı derecede tutulurdu. Bayrağın kutsallığı muhârebe meydanında en yük­sek mertebesini bulur, bayrağı düşürmemek için nice vezirlerin en küçük bir tereddüd göster­meden şehîdliği göze aldıkları ve ard arda şehîd oldukları görü­lürdü. Zîrâ bayrağın düşmesi hezimete uğrama ve mağlûb ol­ma alâmeti idi.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir