Türkiye’de nüfusun ekonomik açıdan bileşimi
Nüfus bir ekonomide kaynak üreten ve kaynak tüketen yani üretici ve tüketici bileşim olarak önemlidir. Nicel ve nitel yönleriyle nüfus, sermaye kaynaklarının kullanımını, özellikle de yatırımların dağılımını ve bir ölçüde de düzeyini etkiler. Örneğin eğitim, sağlık, barınma, ulaştırma gibi yatırımlar bu çerçevede değerlendirilmelidir. Yine ekonomide sıkça kullanılan «kişi başına millî gelir», «işgücü katılma oranı» gibi kavramlar da nüfusa göre tanımlanmaktadır. Nüfusun, ekonomiye nitel etkisi ise nüfusun nitelikleriyle işgücü verimliliği arasındaki bağlantı gibi noktalarda kendini gösterir.
Türkiye’de 1990 yılı nüfus sayımı kesin sonuçlarına göre, nüfusumuz 56 milyon 473 bin kişidir. Bunun % 50,7’si erkek, % 49,3’ü kadınlardan oluşmaktadır. DİE’nin yaptığı hesaplara göre ise 1995 yılı sonunda ülkemizin nüfusu 61 milyon 549 bine ulaşmıştır. 1990 yılına göre 1995’teki bu artış yaklaşık % 9’luk bir orana tekabül etmektedir. 1995 yılındaki nüfusun % 49,4’ü kadınlardan, % 50,6’sı erkeklerden oluşmaktadır.
1996 yılında toplam nüfusun % 59’u olan 33 milyon 326 bin kişi şehirlerde yaşarken 1995 yılında şehirlerde yaşayan nüfus % 62,6 ile 38 milyon 572 bine ulaşmıştır. Bu artış, doğum oranındaki yükselmeden ziyade şehirlerin aldığı göçle sisli escort bayan ilintilidir.
Doğum ve ölüm oranlan da nüfus artışını belirleyen temel etkenlerdir. Türkiye’de doğum hızı, ölüm oranlarından daima yüksek olmuştur. Ancak uygulanan nüfus politikalarıyla bu oran düşürülmeye çalışılmaktadır. 1965-1969 döneminde % 0,39 olan doğum hızı 1985-1989’da % 0,30’a 1990-1994’te % 0,23’e indirilmiştir.