Boşanma Halleri ve Boşanmayı Gerektiren Sebepler
Boşanma, karı-kocanın, mahkeme kararıyla, birbirinden ayrılmasıdır. Evlilik birliği içinde birleşen kadınla erkek, bu ortak hayatı bozmak, gelecek yıllarını ayrı ayrı düzenlemek isterlerse, mahkemeye başvururlar, boşanma davası açarlar.
Roma Hukukunda, “uzlaşma evlenmeyi, uzlaşmazlık boşanmayı doğurur” kuralı vardı. Zamanımızda hemen bütün memleketlerde, kanunlarda yazılı sebeplere dayanmak şartıyla, iki tarafa da boşanma hakkı tanınmıştır. Türk Medeni Kanunu’nda yer alan, mahkemelerimizin içtihatlarıyla da belirli hale gelen boşanma sebepleri şunlardır: 1 — Zina; 2 — Cana kast ve pek fena muamele; 3 — Suç ve haysiyetsizlik; 4 — Terk (bırakma); 5 — Dimağ hastalığı; 6 — Geçimsizlik (imtizaç- sızlık). Bunlardan ilk beşi özel, altıncısı da genel boşanma sebepleridir. Boşanmaların dörtte üçünde bu son sebebe dayanılmaktadır.
Boşanma Sebepleri
Zina — Eşlerden birinin başka bir kimseyle cinsî münasebette bulunmasıdır. Bu hareket evlilik birliğine karşı işlenebilecek en ağır sadakatsizliktir. Sadakatsizliğe uğrayan tarafın davacı olması gerekir. Boşanma davası, öteki tarafın bu fiili öğrenmesinden itibaren altı ay içinde, öğrendiği halde fiili henüz kesin olarak tespit edemediyse, olaydan itibaren beş yıl içinde açılabilir. Bu sebep ispat edilince, mahkeme boşanma kararı verir. Sadakatsizliğe uğrayan eş, ötekini affederse, artık boşanmaya hükmolunamaz.
Cana Kast ve Pek Fena Muamele — Bu sebebi iki fiil için ayrı ayrı incelemek lazımdır:
“Cana Kast”: Eşlerden birinin ötekinin canına kastetmesidir: öldürmeye kalkma, intihara teşvik gibi.
“Pek Fena Muamele”: Eşe yapılan cismani zarar ve eziyetler, sağlığını tehlikeye düşürecek hareketler, hapsetmek, aç bırakmak, dövmek, ağır surette hakaret etmek gibi şeyler pek fena muamele sayılmaktadır. Misal olarak açılan bu davranışların, “ağır” ve “pek fena” olması şarttır. İddia edilen hareketin bu nitelikte olup olmadığını hâkim, tarafların sosyal durumlarına, eğitim ve öğrenim seviyelerine, yaşlarına, kısacası, bu hareketlerin eşler üzerindeki tesirine göre serbestçe takdir eder.
Bu sebebe dayanarak boşanmak isteyen eşin, sebebi öğrendikten itibaren altı ay, kesin olarak öğrenmeyi beklediyse olaydan itibaren beş yıl içinde dava açması gerekir, aksi halde dava hakkı düşer. Mağdur eş ötekini affederse, artık dava açamaz.
Suç ve Haysiyetsizlik. —- MK’nun 131. maddesinde “karı-kocadan her biri, terzil edici suç işleyen, yahut kendisiyle birlikte yaşamayı çekilmez bir hale koyacak derecede haysiyetsiz bir hayat süren diğeri aleyhine her zaman boşanma davası” açabileceği hükme bağlanmıştır. Şöyle ki:
“Suç”: Boşanmaya sebep olmak için suçun, “terzil edici” niteliğinde .olması şarttır. Pek ağır cezaları gerektiren siyasi suçlar, boşanma sebebi sayılmamaktadır. Halbuki emniyeti kötüye kullanmak, dolandırıcılık, hırsızlık, hileli iflâs gibi suçlar “terzil edici”dir. Adam öldürme suçunda, tarafların sosyal durumu, suç sebebi dikkate alınarak hükme varılır.
“Haysiyetsiz Hayat Sürmek”: Toplumdaki telâkkilere göre, şeref, namus, itibar kayıtlarına aldırmadan yaşama halidir. Kumara, içkiye, sefahate dalmış olarak yaşamak, haysiyet kırıcı bir meslek ve sanatta çalışmak, anormal cinsî münasebetlerde bulunmak bir kimsenin haysiyetsizce hayat sürdüğü kanısını doğurabilir. Fakat bu davranışların değerlendirilmesinde kişiden kişiye farklı düşünmek, tarafların hallerini karşılıklı dikkate almak gerekir. Meselâ kumarhane işleten kocası hakkında boşanma davası açan kadının da randevuculuk yaptığı anlaşılırsa davası redde uğrar.