Ağlamak Sandığınız Kadar Zararlı Değil!
İnsanı öteki canlılardan ayıran, onların üstünde tutan ruh belirtilerinden biri de ağlamaktır. Dış olayların ruhumuza yaptığı derin, ani etkiler üzerine, duyduğumuz acıyı, korkuyu, üzüntüyü, hatta sevinci belirtmek için, ağlarız. Sessiz gözyaşı döktüğümüz gibi, hıçkırarak, haykırarak, yalvarıcı, acındırıcı, pişmanlık belirtici sesler çıkararak da ağladığımız olur.
Ağlama oldukça karışık bir mekanizmanın işidir. Ruh olayları acı, duygu, düşünce, istek gibi çeşitli haller gösterir. Bunların kimisi duyu organlarımız yoluyla çevremizden alınır; kimisi de vücudumuzdan, içimizden gelir. Bizi üzen, sevindiren, açındıran bir olay ağlamayı doğuran bir dış etken olabilir. Ağrı, sancı, acı ise vücudumuzdan gelen bir uyarıcıdır, bunlar da ağlamanın iç etkenleri olur.
Ağlama sırasında, kısa, derin soluk almalardan sonra, daralmış ses aralığından uzun soluk vermeler olur. Buna ayrıca gözyaşı, çeşitli mimikler de eklenir.
Aynı etkenler, duyumlar her insanda aynı tepkiyi uyandırmaz. Bundan dolayı bir acı haber, vücuttaki şiddetli sancı karşısında, bir kimse sarsıla sarsıla ağlarken, bir başkası yalnız durgunluk, inleme gibi gösterilerde bulunur. Kadınlar, çocuklar genel olarak bu konuda daha hassastırlar. Çeşitli ruhi davranışlarda olduğu gibi ağlamak için de çok defa ufak bir sebep onlara yeter.
Ağlama ruhumuzu sarsan bir olay üzerine, gerginliğin çözülmesi, bunaltının boşanmasıdır. Böylece, ağlama insanda bir yatışma sağlar, sinirlere rahatlık verir, sinir gerginliğinden dogma kötü tepkileri önlemeye halkalı escort yarar.
Hiç ağlamayanlar da var
Ağlamaya yol açan heyecanlar çoğunlukla bilinç (şuur) dışıdır: sonraları bilinç içine de girebilir. İlk önce yürek çarpıntısı başlar, renk solar, idrar ihtiyacı duyulabilir: vücutta acının, olayın etkisini gösteren kasılmalar olur.
Beynimizde heyecan merkezleri talamus denilen çıkıntılardır. Beyin yarımkürelerinin iç yanında bulunan bu yumurta biçimi çıkıntılar her hangi bir sebepten dolayı incinirse, ya da bu bölge hastalanırsa heyecan verici, üzücü hiçbir olay o kimseye dokunmaz; böyle bir insan ağlayamaz, olaylar karşısında kaskatı kalır.
Beyin kabuğunun, bu heyecan merkezleri üzerinde yatıştırıcı bir ödevi vardır; böylece, bir muhakeme, irade organı işini görür. Yetişkin erkeklerin kadınlardan, çocuklardan daha az ağlamaları da bundandır; çünkü onlarda beyin kabuğu kuvvetlidir, heyecan merkezlerini daha sıkı bir kollama altında bulundurur.
Gözyaşı Neden Boşanır
Göz çukurlarının yukarısında, dışarıya yakın bir yerde gözyaşı bezleri vardır. Heyecan, korku, sevinç, üzüntü, acıma gibi etkiler bu bezleri kamçılar, gözyaşı boşanır. Gözyaşı oldukça tuzlu bir sıvıdır. Bazı göz hastalıklarında, hatta diş, bademcik, burun, boğaz iltihaplarında, nevraljilerde, gebelikte, bazı sinir hastalıklarında da gözler yaşarır, gözyaşı akar. Bunların ağlama İle ilgisi yoksa da gene, o hastalıkların etkisiyle gözyaşı bezlerinin sıkıştırılmasından ileri gelir.
Normal ağlamalar dışında, bazı ruh hastalıklarında da ağlamalar görülür; bunlar birtakım hastalıkların özel belirtileridir, teşhise yardım ederler. Bu arada, isterinin üçüncü dönemindeki korku, cinsi hoşnutluk, şarkı söyleme, hülyaya dalma gibi hallerin arkasından, bazen, acı duyarcasına hıçkıra hıçkıra ağlamalar pek olağandır. Nevrastenide ise hiç yoktan, pek basit olaylar karşısında ağlama hemen her zaman görülür.