Daha İyi Bir Hayata Doğru
İnsan içinde bulunduğu durumu varabileceği en son durum olarak gördükçe başarıya ulaşamaz; çünkü bu düşünce ona görünmez bir sınır çizer, ayaklarını köstekler. Başarı kazanmak isteyen bir kimse bugünkünden daha üstün bir varlık olabileceğine inanmalı, daha iyi bir hayata erişebileceği umudunu beslemelidir.
Ne yazık ki, insan hayatında çok önemli bir payı olan, insan kaderini geniş ölçüde yaratan bu psikolojik etkene daima gereken yeri veremiyoruz. Çocuklarımızda gerçek güvenlik duygusunu yaratamıyoruz; bu duyguyu geliştirecek şekilde hareket edemiyoruz. Çoğu zaman tam tersi bir yol tutuyoruz: Çocuklarımızı gerekmediği yerlerde bile kırıyoruz. Baskı altında tutuyoruz. Onların yapmaları gereken işleri kendi kendilerine yapamayacaklarını sanıyoruz. Bu yüzden onların bütün işlerine karışıyoruz. Onları daima kendimize göre değerlendirmeye çalışıyoruz. Kendimizle ölçüyoruz. Böylelikle çocuklarımızda yalnız başlarına bir iş yapamayacakları düşüncesini meydana getiriyoruz. Bir değer eksikliğini, önemsizlik duygusunu, bunların kaçınılmaz bir sonucu olan güvensizlik duygusunu yaratıyoruz.
Bu duygu sanıldığı gibi çocuklukla beraber son bulmaz. İnsanın yaşadığı sürece peşinden gelir. İnsanın bütün yaşayışında, davranışlarında, düşüncelerinde, duygularında, değişik şekillerle, daima kendini gösterir. Birçok çocukların, gençlerin, yetişkinlerin zekâ bakımından yeterli, çok iyi bir durumda olmalarına rağmen işlerinde kendilerinden beklenen, beklenebilecek sonuçlara ulaşamamalarının, önemli başarılar gösterememelerinin, hatta zaman zaman, başarısızlıklarla karşılaşmalarının en önemli nedenlerinden birini burada arayabiliriz.