Atom bombası yeni bir hastalığın doğmasına yol açmıştır. İkinci Dünya Savaşı’nda kullanılan bu bomba yakıp yıkarak, bir anda binlerce kişiyi öldürmüş, bunun dışında da, çevreye saldığı radyoaktiviteden dolayı, daha binlerce kişinin sağlığını bozarak onları ya ölüme sürüklemiş, ya da sakat bırakmıştır.
Atom bombasının patlamasıyla doğan kuvvetli bir radyoaktivite alam bölgedeki canlıları günlerce ışınların etkisinde bırakır. Patlama yerine yakın olanlar radyoaktif ışınları fazla aldıklarından kısa zaman sonra ölürler. Birdenbire öldürücü doza yakın ışınlarda ise şu belirtiler görülür: Kusma, sürgün, ateş, halsizlik, sonunda ölüm.
Radyoaktif ışını daha az alanlarda da çeşitli hastalıklar olur. Kusma, birkaç hafta aradan sonra deride kan oturmaları, kanlı sürgün, kılların dökülmesi, çeşitli yaralar bunların başlıcalarıdır. Vaktinde tedavi edilmezse hastaların yarısından çoğu ölür. Ölüm sebebi kansızlık, kanamalar, vücudun asit-kalevi dengesinin bozukluğudur.
Radyoaktif ışınlar oldukça az alınmışsa, birkaç hafta sonra kan hücrelerinde azalma, kansızlık baş gösterir. Bunlar tedaviyle iyileşir, ölüm çok az görülür.
Atom bombasının maydana getirdiği radyoaktivitenin insanlar üzerindeki etkisi zamanımızın devam eden araştırmaları arasındadır.
Atom bombasının patlamasıyla çevreye yayılan radyoetkerı (radyoaktif) ışınların insan bünyesinde, görünür yaraların dışında, daha birçok zararlı sonuçlara yol açtığı da bilginlerce belirtilmektedir.
İlk atom bombası 6 ağustos 1945’ te Hiroşima üzerine atılmış, bu 350.000 kişilik şehrin %67’si yanıp yıkılmış, 65.000 kişi ölmüş, 69.000 kişi yaralanmıştı. İkinci atom bombası 9 ağustos 1945’te Nagasaki üzerine atılmış, 39.000 kişi ölmüş, 25.000 kişi yaralanmıştır.
Savaştan sonra bu yaralıların kimisi iyi olmuş, kimisinin ise yaraları bir türlü kapanmamıştır. Bombaların doğrudan dağruya etkisi altında kalmayacak derecede uzakta olanlarda sonradan şimdiye kadar bilinmeyen hastalıklar görülmüştür.
Gene bilginlerin incelemelerine göre, atom ışınımları canlı varlıkların bünyelerinde birtakım değişikliklere yol açmakta, bu değişikliklere uğrayan hayvan, bitki bir azmanlık göstermektedir. Bu arada, atom isotopları uygulanan hayvanların yavruları analarından, babalarından çok daha iri ölüyorlar, bitkilerde de bu yolla çok iri cins ürün elde ediliyor.