Aşılar insanları, hayvanları bulaşıcı hastalıklardan korumak için başvurulan tıbbi çarelerden biridir. Vücutta bazı hastalıklara karşı bağışıklık (muafiyet) sağlamak için o hastalığın ya mikrobundan, ya da mikrobun toksininden hazırlanmış özel aşılar kullanılır. Aşının içinde bulunan mikropların hastalık yapma kabiliyeti yok edilmişse de bunların gene de vücutta antikor adı verilen bağışıklık, direnç (mukavemet) cisimleri meydana getirmek için yeter kudreti vardır.
Antikorların meydana gelmesini sağlayan maddelere de antijen denir.
Bakteri, virüs cinsî mikroplardan, onların toksinlerinden hazırlanmış antijenler belirli aralıklarla, yeter miktarlarda vücuda verilirse o antijene karşı vücutta özel antikorlar meydana gelir, böylece bağışıklık elde edilmiş olur. Aşılanmadan bir süre sonra hastalığın mikrobu organizmaya girecek olursa bu antikorlar mikrobu etkisiz hale getirir, böylece hastalıktan korunmuş oluruz.
Aşının Bulunmasında Türkler’in Dünya Tıbbına Yardımı Nelerdir?
Tıpta ilmî usullerle aşıyı ilk uygulayan Edward Jenner (1749-1823) adında bir İngiliz doktoru olmuştur. Yalnız, tıp biliminin bu faydalı buluşu kazanmasında Türkler’in büyük payı vardır. E. Jenner’den çok önce Türkler çiçek hastalığına karşı korunmak için bazı usullere baş vuruyorlardı. Bu da bir tesadüf eseri bulunmuştu: Çiçek salgınında binlerce insanın hastalığa yakalanıp ölmelerine karşı, Edirne yakınlarındaki köylülere hemen hemen hiçbir şey olmuyordu. Bunun sebebini kimse anlamıyordu. Gerçek ise şuydu: Aslında inekler de çiçeğe benzer bir hastalığa tutuluyorlardı. Bu ineklerin memelerinin çevresini içi cerahat dolu birtakım sivilceler sarıyordu. İnekleri sağan köylülerin ellerindeki çatlaklardan içeri bu sivilcilerin içindeki cerahatler, yani irinle karışık ölmüş mikroplar giriyordu. Böylece, köylüler sanki aşılanmış gibi hastalığa karşı bağışıklık kazanıyorlardı.
O zamanki İngiliz büyükelçisinin eşi Lady Montague bunu görmüş, bir mektupla İngiltere’ye yazmıştır. Dr. Jenner böyle bir şeyin doğru olup olmadığım anlamak üzere denemelere başladı, başarılı sonuçlar elde etti. Sonunda çiçek aşısı, dolayısiyle tıp aleminde aşı, ilk defa olarak Jenner tarafından bulunmuş oldu.
Aşı Niçin Yenilenir?
Bugünkü tıpta birçok hastalıkların aşısı vardır. Bu aşılar değişik usullerle hazırlanır. Hastalık yapma kuvvetleri azaltılmış canlı mikroplarla, öldürülmüş mikroplarla, kuvveti azaltılmış mikrop toksinleriyle hazırlanmış aşılar salgın yapan bulaşıcı hastalıklardan korunmanın en emin yoludur.
Bağışıklık aşının ilk şırıngasından sonra başlarsa da en yüksek seviyesine son aşıdan bir iki hafta sonra ulaşır. Vücutta meydana gelen bu bağışıklık hep aynı kuvvette sürüp gitmez, zamanla azalır. Yalnız, bütün bütün kaybolmaz. Bir süre sonra aşı yenilenirse, vücutta yeniden, hattâ eskisinden daha çok antikorlar meydana gelerek bağışıklık uzatılmış olur. Aşıların verdiği bağışıklık süresi bitmeden önce son aşı dozu (miktarı) tekrar edilerek yapılan bu aşılamaya rapel aşısı denir. Rapel aşısının zamanı geçmişse, aşılama bütün dozlariyle yeni baştan yapılır.
Aşılar belirli aralıklarla, belirli dozlarla uygulanır. (Aşağıda her aşı anlatılırken bu aralıklar, kaç defada, ne miktarda verileceği ayrı ayrı belirtilecektir.)
Aşılar, vücutta, hangi hastalığa karşı hazırlanmışlarsa o hastalığın hafif, küçük bir örneğini meydana getirdiklerinden önceden bulunan bazı hastalıkların gidişi üzerinde kamçılayıcı, zararlı etkileri olabilir. Bundan dolayı, ateşli hastalıklar, kalb, karaciğer, böbrek yetmezlikleri, yaygın deri hastalıkları olduğu zaman aşı ya hiç yapılmamalı, ya da gerekli tedbirler alınarak uygulanmalıdır.
Nasıl, Ne Zaman Zararlı Olabilir
Hiçbir aşı, o hastalığa karşı yüzde yüz bağışıklık Vermez. Aşının antijen kuvvetine, vücudun antikor yapabilme kabiliyetine, vücudun direncini kıran çeşitli hastalıklara, yorgunluklara göre bağışıklık kudreti değişiklikler gösterir. Bağışıklığın iyice doğmadığı, ya da yeterli dereceden aşağı düştüğü durumlarda, bir kimse, aşılanmış olmasına rağmen, hastalığa yakalanabilir. Yalnız, genel olarak, aşılılar hastalığa yakalansalar bile oldukça hafif geçirirler.
Aşı Dozları
Genel olarak, atı yaşına kadar çocuklarda büyük dozunun dörtte biri, on iki yaşına kadar olanlarda yarısı yapılır. Yeni doğan çocuklar, plasenta (son) aracılığı ile, anneden gelen antikorları almış olduklarından, 34 aylık oluncaya kadar yapılacak aşılanmanın pek etkisi olmaz. Altı aylık olduktan sonra yapılacak ilk aşılanmada en az tiç doz uygulanmalı, 7-12 ay sonra destekleyici bir enjeksiyon yapılmalıdır. Bu destekleyici doz, yeterli bir bağışıklık için gerekli temel aşılanmanın bir kısmı sayılır. Daha sonra, zamanı gelince, rapel aşısı yapılarak bağışıklık devam ettirilir. Aşıların bir kısmı ya deri altına, ya da kas içine şırınga edilerek, bazıları ağızdan içilmek suretiyle, çiçek aşısı da deri çizilerek yapılır. Deri altı şırıngaları için en uygun yer kolun üst dış kısmıdır. Bununla birlikte, göğse, sırtta kürek kemiklerinin arasına, karın derisi altına da yapılabilir. İğne yapılmadan önce cilt ya alkolle, ya da tentürdiyotla temizlenir. Şırınga kaynatılmış olmalıdır. Şırınganın, iğnenin temizlenmesi için dezenfektan bir madde kullanılması doğru değildir, çünkü aşı bozulabilir.
Boğmaca Aşısı
Boğmaca özellikle çocuklar arasında salgınlar yapan bir hastalıktır. Çocuğa üç aylıktan başlıyarak boğmaca aşısı yapılabilir. Bir santimetre küb ampullerden gün aşırı 3-4 tane cilt altına şırınga etmekle bir yıl süren bir bağışıklık elde edilir. Bağışıklık tam değildir, aşılananlar içinde hastalığa yakalananlar olabilir; ancak, hastalığı çok hafif geçirirler.
Çiçek Aşısı
Çiçek aşısının bağışıklık verme kuvveti bütün aşıların üstündedir, îçinde canlı virüs bulunan bir aşıdır, beş yıl kadar bağışıklık verir. Yeni doğmuş çocukların altı ay içinde çiçek aşısı olmaları, bundan sonra otuz yaşma kadar her beş yılda bir aşılanmaları kanunlarımıza göre mecburidir. Salgın zamanlarında beş yıllık süre beklenmeden hemen yeni bir aşı yapılabilir. Otuz yaşından sonra da çiçek aşısı olmak gereklidir.
Aşı Yaparken Dikkat Edilecek Noktalar
Çiçek aşısı için en uygun yer kolun dış yüzünün üst kısmıdır. Ön kolun (bilekle dirsek arasının) dış kısmına da yapılabilir. Büyüklerde bacak derisine yapılabilirse de küçük çocuklarda bundan sakınmalıdır. Aşı yerinin dışkıyla, idrarla kirlenmesi iltihaplara yol açar. Çiçek aşısının yapılacağı yere alkol de, tentürdiyot da sürülmez, çünkü bu maddeler aşıya bulaşınca aşı kuvvetini kaybeder. Bu iş için gerekirse eter kullanılabilir. Derinin sabunla yıkanması çok defa yeter.
Aşılama için lanset adı verilen özel bir çakı vardır; iğne, ya da buna benzer bir alet kullanılabilir. Deriyi çizmeden önce lanset, iğne alevden geçirilerek mikropsuz hale getirilir. Böylece, aşı yeri de, lanset de hazırlandıktan sonra deriye bir santimetre uzunluğunda yan yana birkaç çizik yapılır. Bunu yaparken kan çıkmamasına son derece dikkat etmelidir. Çiziklerin üzerine bir damla aşı konur, lansetin ucuyla bu damla yayılır. Aşı kuruyuncaya kadar üstüne bir şey değmemelidir. Kuruması beklenemezse birkaç saat için aşı yeri bir kaşe (güllâç) ile kapatılabilir. Açık tutulurken aşı yerinin kirlenmemesine dikkat edilmelidir.
Çiçek aşısı yapıldıktan üç gün sonra aşı yerinde kızarma, şişmeyle birlikte ufak bir kabarcık belirir. Beşinci gün kızartı iyice yayılır. Altıncı gün kabarcığın içi sıvı dolar, sekizinci gün bu sıvı irin şeklini alır. On bir, on ikinci günlerde kırmızılık sönmeye, kabarcık kurumaya başlar, on dördüncü günden sonra kabuğu düşerek aşı yerinde iz kalır.
Aşı Bazen Niye Tutmaz?
Daha sonraki aşılanmalarda değişik belirtüer görülür. Çoğunlukla kabartı daha erken çıkar, daha kısa zamanda söner. Aşı tepkileri de ilk aşı kadar şiddetli olmaz.
Çiçek aşısı bazan tutmaz. Bu ya aşının etkisini kaybetmesinden, ya aşının iyi yapılamamasından, ya da o kimsede bağışıklığın sürmekte olmasındandır. Aşı yerine konan aşı damlasına yeteri kadar virüs düşmemiş olması da buna yol açabilir. Bunların hiçbirisi olmadan da bazan ancak ikinci, hattâ üçüncü defada tutan aşılar olabilir.
Çocuk Felci Aşısı
Çocuk felci (poliyomiyelit) virüsü ancak canlı dokular üzerinde ürer. Bunun için, yıllarca, bu hastalığa karşı aşı yapılamadı. En sonunda, 1949′ da, virüsün doku kültüründe üretilmesi başarıldı, böylece aşının yapılabilmesi sağlandı. İlk olarak, Amerikan tıp bilginlerinden Dr. Saik, kendi adiyle anılan çocuk felci aşısını yaptı. Saik aşısı 1954’te insanlara uygulanmaya başlandı. 1955-1960 arasında beş yılda yüz milyonu aşkın kimseye aşı yapılmış, hiçbirinde önemli bir arıza olmamıştır. Daha sonra, sabin aşısı bulundu.
Yeni doğan çocuklar annelerinden antikor aldıkları için 4-5 aylık oluncaya kadar çocuk felcinden korunmuş olurlar. Altıncı aydan başlayarak antikorlar gittikçe kaybolduğu için, çocuğun aşılanması gerekir. Hastalığa her yaşta yakalanmak ihtimali vardır. Bunun için, aşının ileri yaştakilere de yapılması faydalıdır.
Saik Aşısı: Temel aşılanmada deri altına bir ay arayla birer ampul şırınga edilir, 7-12 ay sonra destekleyici doz olarak bir ampul daha yapılır. Rapel aşıların yapılma şekli henüz kesin olarak tayin edilmemiştir. Genel olarak destekleyici dozdan 3-4 yıl sonra rapel aşı yapılması tavsiye edilmektedir.
Sabin Aşısı: Hastalık yapma kabiliyeti azaltılmış canlı virüslerle hazırlanmış bir çocuk felci aşısıdır. Ağızdan verilir. 1958’den beri bütün dünyada 300 milyon çocuk üzerinde uygulanmış, bugüne kadar her hangi bir arıza olduğu görülmemiştir.
Aşı eriyik halinde, 5 santimetre küplük şişelerdedir, rengi pembemsidir. Çocuklara şeker üzerine damlatılarak verilir. Bir defada 0,1 sm. küb miktarında verilir. Aşılanma 1,5 ay ara ile 2 defada tamamlanır. Aşı tatbikma 4 aylık çocuktan başlanmaktadır. Halen Türkiye’de Sağlık Bakanlığı tarafından geniş ölçüde sabin aşısı tatbikatı yürütülmekte, 4 aylıktan 12 yaşına kadar olan çocuklara uygulanmaktadır.
Dizanteri Aşısı
Değişik dizanteri basillerinin cinslerine göre hazırlanır. Bir santimetre kübünde öldürülmüş 500 milyon basil vardır. Ya 0,5-1-2 santimetre küb olarak birer hafta arayla üç defada, ya da 1-2 santimetre küp olarak bir hafta arayla iki defada yapılır. Bağışıklık süresi altı aydır.
Bugün dizanteri aşısı değerini kaybetmiştir. Çünkü aşı yeter derecede etkili değildir; ayrıca dizanteri tedavisinde kullanılan ilâçlar da gelişmiş, aşıya lüzum kalmamıştır.
Difteri Aşısı
Zararlı etkileri yok edilmiş, antijen kudreti yüksek toksinden hazırlanmış bir aşıdır. Yıllarca süren bir bağışıklık sağlar. 1-2 yaş arasındaki çocuklar aşılanabilir. Önce 0,5 santimetre küb, iki hafta sonra 1 santimetre küb, 2 hafta sonra da 1,5 sm. küb deri altına şırınga edilir. Bu aşı ortlama olarak 4-5 yıl kadar süren bir bağışıklık verir. Okul çağına gelen çocuğa 1 sm. küb daha şırınga etmekle bağışıklık devam ettirilir. Salgınlar sırasında rapel aşısının yapılması faydalıdır. Rapelin daha sık yapılmasında her hangi bir mahsur yoktur.
Karma Aşılar
Aşılar ayrı ayrı yapıldığı gibi bir- birleriyle karıştırılarak da yapılabilir. Buna karma aşı denir. Karma aşılar birçok faydalar sağlar. Zaman, emek bakımmdan verdiği kazanç yanında en önemli nokta karma aşıların vücutta daha kuvvetli bağışıklık meydana getirmesidir. Bu bağışıklık aşıların teker teker yapıldıkları zamandakinden etkilidir.
Karma aşıların başlıcaları şunlardır:
Tifo-tetanos karma aşısı; tifo-dif- teri karma aşısı; tifo- difteri-tetanos karma aşısı; difteri-boğmaca-teta- nos karma aşısı. Bu aşılar genel olarak, 2-3 hafta arayla 0,5-1-1,5 sm. küb deri altına şırınga edilir. Son dozun her yıl yenilenmesiyle rapel aşıları yapılmış olur.
Kolera Aşısı
Santimetre kübünde 2 milyar öldürülmüş. Kolera mikrobu (vibriyon) vardır. Bir hafta arayla 1 ve 2 cm. küp deri altına şırınga edilir. Bağışıklık süresi 6 aydır. Bir yerde kolera çıkarsa, komşu ülkelerde kolera salgın halini alırsa, ya da şüpheli kolera salgını olup olmadığı bilinmeyen yabancı bir yere gidilecekse aşı olmalıdır. Tehlike devam ediyorsa 6 ay dolmadan rapel aşısı yapılmalıdır.
Kuduz Aşısı
Kuduz olmuş, ya da olabilecek hayvanlarla temas edenlere de, bu hayvanların ısırdığı kimselere de yapılır. Kuduz aşısını Fransız tıp bilgini Pas- teur bulmuş, 1886’da ilk defa kullanmıştır. Bugün bu aşı bizde, virüs şırınga edilerek hastalığa yakalatılan tavşanların beyninden elde edilmektedir.
Aşı tatbikatı: 1) Hafif, 2) Kuvvetli, 3) Olağanüstü olarak Uç şekilde yapılır.
Hafif Tedavi: 14 gün sürer. Kuduz olabilecek bir hayvanla temas etmiş kimselere, ayrıca kuduz bir hayvanın ısırdığı kimsede baş bölgesinden uzak yerlerde hafif ısırıklar varsa onlara yapüır. Günde 2 santimetre küb karın derisi altına şırınga edilir. Beş yaşma kadar olan çocuklara bunun yarısı yapılır.
Kuvvetli Tedavi: 20 gün sürer. Günde büyüklere 4 sm. küb, beş yaşına kadar olanlara yarısı şırınga edilir. Kuvvetli tedavi şu kimselere uygulanır: Isırıldıktan beş gün sonra baş vuran hafif yaralılar; yalnız hayvanla temas edenler; baş, boyun, el, ayak ısırıkları olanlar; nerede olursa olsun derin, parçalanmış, ya da çok geniş yaraları bulunanlar.
Olağanüstü Tedavi: 24 gün sürer, büyüklere günde 6 sm. küb, beş yaşına kadar olan çocuklara bunun yarısı yapılır. Bir hayvan çok sayıda kimseyi ısırmışsa, kuduz hayvan kurt, çakal gibi yırtıcı hayvanlardan- sa, yara başa çok yakınsa bu tedaviye gidilir. Kuduz aşısı yapılan bir kimse yorgunluktan, şoğuk almaktan, ağır işlerden sakınmalı, uzun müddet alkollü içki kullanmamalıdır.
Menengokok Aşısı
Santimetre küpünde 2-4 milyar ölü bakteri vardır. Ya birer hafta arayla 0,5-1-1,5 sm. küp olarak üç defada, ya da 1-2 cm. küp olarak iki defada yapılır. Menengokoklardan ileri gelen menenjit salgınları olduğu zaman topluluklara yapılması faydalıdır.
Tetanos Aşısı
Bu aşı da toksinden hazırlanır. 0,5-1-1,5 cm. küp olarak ikişer hafta arayla üç defada yapılır. Bir yıl bağışıklık verir. Yıl dolmadan rapel yapılmalıdır. Tetanos (kazıklı humma) tehlikesiyle karşılaşabilecek herkes, hele çocuklar, askerler aşılanmalıdır. Aşılanmış bir kimse şüpheli bir yara alırsa 1 cm. küp aşının rapel olarak yapılması uygun olur. Bu gibi hallerde tetanos serumu yapılmasına genel olarak lüzum yoktur. Yaralı kimse çok kan kaybetmişse, vücut çok zayıf düşmüşse aşıyla birlikte serum da verilebilir.
Tifo Aşısı
Bu aşının bir cm. küpünde 950 milyon tifo, 250 milyon Para A, 250 milyon Para B öldürülmüş basüleri vardır. Büyüklere birer hafta arayla 0,5-1-1,5 sm. küb deri altına şırmga edilir. Âcil durumlarda dayamklı kimselere bir hafta arayla 1-2 sm. küb olmak üzere iki defada yapılabilir. Altı yaşına kadar olan çocuklarda birer hafta arayla, 0,25-0,25-0,25 cm. küp, 6-12 yaş arasındakilere 0,25- 0,50-0,75 cm. küp yapılır.
Tifo aşısının bağışıklık süresi bir yıldır. Temel aşılanma yapıldıktan sonra bir yıl sona ermeden rapel olarak son aşı dozu şırınga edilir, böylece bağışıklık uzatılır.
Tifo aşısı tifoya karşı korunmada bizde geniş ölçüde kullanılmakta, çok değerli sonuçlar alınmaktadır. Hele okul, ordu, işçi topluluklarının aşılanması önemle izlenmektedir.
Bir tifo salgım görüldüğü zaman, sağlık teşküâtınm tavsiyesine uyarak, bütün aile efradı derhal aşılanmalı, bu koruyucu tedbir hiçbir şekilde ihmal edilmemelidir.
Tifüs Aşısı
Tifüs (lekeli humma) hastalığını doğuran riketsiya cinsi mikropların, ya öldürülmesiyle, ya da canlı şekillerinden hazırlanmış aşılar vardır.
Bizde kullanılan, yumurta üretilerek hazırlanmış aşıdır. Aşı birer hafta aralıklarla 0,5-0,5-1 sm. küb olarak üç defada yapılır. Bağışıklık son şırıngadan üç hafta sonra başlar, bir yıl sürer. Ondan sonra 1. cm. küple rapel aşısı yapılır.
Veba Aşısı
Bir santimetre kübde öldürülmüş 2 milyar veba basili vardır. Birer hafta arayla 0,5-1-2 sm. küb olarak şırınga edilir. Veba salgınlarda, veba salgını olabileceği düşünülen yabancı yerlere giderken yapılır. Bağışıklık süresi altı aydır.
Verem Aşısı
B.C.G. aşısı da denilen bu aşı sağlam insanları veremden korumak için uygulanır: Aşıdan önce tüberkülin testi yapılarak o kimsede verem basiline karşı alerji olup olmadığı araştırılır. Tüberkülin denilen madde, verem basili (Koch basili)nin toksinidir.
Bu iş için değişik iki usul vardır: 1 — Pirquet (pirke) testi, 2 — Man- taux (mantu) testi.
Pirke Testi: Ön kolun içyüzüne bir damla taze tüberkülin konur, temiz (mikropsuz) bir iğneyle damlanın üzerinden derinin yalnız üst tabakasına bir çizik yapılır. 34 santimetre uzakta da kontrol için tüberkülin konmamış bir çizik yapılır. 34 gün sonra test yerine bakılır. Burada en az 3 santimetre çapında bir kırmızılık görülürse test müspettir, yani aşıya lüzum yoktur.
Mantu Testi: Bu testte tüberkülin deri içine şırınga edilir. 1-3 gün içinde en az 5 santimetre çapında bir kızartı olursa testi müspettir, aşıya lüzum yoktur.
Verem aşısı tüberkülin testi menfi çıkanlara yani daha önce verem mikrobu almamış, vereme karşı bağışıklığı olmıyanlara yapılır.
- Aşı hastalık yapma kabiliyeti kaybolmuş canlı basillerden hazırlanmıştır. Bu iş için verem basili özel vasatlarda 230 geçiş yaptıktan sonra elde edilir.
Aşı, genel olarak, sol omuza, deri içine 0,1 sm. küb taze B.C.G. (Cal- mette-Guerin basili) şırınga edilerek yapılır. Aşı kuruduktan sonra bir gün kadar temiz bir gaz beziyle örtülmelidir. Tutan aşı yerinde 2-3 hafta sonra mor, hafif kabarık bir baş meydana gelir. Birkaç hafta sonra kaybolur.
Verem aşısı ateş yapmaz, genel durumda bir bozukluk meydana getirmez. Aşıdan 3 ay sonra tüberkülin testi gene menfi çıkarsa aşı yenilenir. Bu testler her yıl tekrar edilerek kontrol yapılır. Tepki menfi olursa yeniden yapılır.
Verem aşısı tüberkülin testi müspet çıkanlara, kızamık, boğmaca gibi hastalıkları yeni geçirmişlere, genel durumu zayıf, halsiz, olanlara, egzama gibi deri hastalıkları olanlara yapılmaz.
Böylece, okullar, işyerleri gibi pek çok kimsenin bir arada bulundukları yerlerde insanların veremden korunmaları sağlanır.