Hayat Pedi – Hayatpedi.com

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Yaşam
  4. »
  5. Sosyal Fobi Yenilmez Değildir

Sosyal Fobi Yenilmez Değildir

admin admin -
36 0

“Herkesten farklıyım, acayibim. Bazen kendimi zavallı ve geri zekalı gibi hissediyorum. Sosyal ortamlarda “ya bir şey sorarlarsa”, “uygun cevabı veremez, aptalca bir şey söylersem” , “ya donakalırsam” diye ödüm kopuyor. Hemen ardından ellerim titriyor, yüzüm kızarıyor, kalbim yerinden fırlayacakmış gibi çarpıyor. Büyük ihtimalle de diğer insanlar ezik olduğumu düşünüyorlar. Ezik birini niçin kabul etsinler ki? diye üzülüyorum ve hep uzak duruyorum. Böyle hissetmek gerçekten rahatsız edici… Eğer sosyal ortamlardan uzak durur iletişime geçmezsem bu rahatsız edici hislerden kurtulur ve yaşadığım endişeyi erteleyebilirim. Ama o zaman benim sıkıcı ve yetersiz biri olduğumu düşünürlerse?…”

Eğer sosyal fobisi olan kişiyi kendi dilinden çıkan sözlerle tanımlayacak olursak yukarıdaki cümleleri kullanmamız pek de yanlış olmazdı.

Sosyal fobi; kişinin bir ya da birden fazla sosyal durumdan korktuğu ve bu durumlara karşı kaçınma davranışı gösterdiği bir kaygı bozukluğudur. Yeni biriyle tanışmak, birisinin görüşüne katılmamak, iş yerinde kıdemli birisiyle konuşmak, karşı cinsle konuşmak, başkalarının karşısında yemek yemek, başkalarından yardım istemek gibi durumlar sosyal fobisi olan bireylerin daha kaygılı hissetmesine neden olan tetikleyiciler olabilmektedir.

Bu tip durumlarla karşılaşan kişi “rezil olurum”, “küçük düşerim” “bu durumun üstesinden gelemem” gibi otomatikleşmiş olumsuz düşünceleriyle hareket ettiği için sürekli performansının diğerleri tarafından olumsuz bir değerlendirmeye tabi tutulacağı endişesi yaşamaktadır. Bu olumsuz değerlendirilme sonucu küçük düşüp, aşağılanma yaşamaktansa zamanla kaçma ve kaçınma davranışında bulunarak bu davranışı pekiştirmektedir.

Peki sosyal fobi yaşayan bireylerin böyle düşünmesine, hissetmesine, davranmasına ve bu durumlardan kaçınmasına sebep olan faktörler neler olabilir?
Literatüre baktığımızda; sosyal fobinin genetik faktörler, geçmiş deneyimler, olumsuz düşünme ve sosyal beceri eksikliği gibi sebeplerden kaynaklanabileceğine dair çalışmalar bulunmakla birlikte; sosyal fobisi olan birçok kişi geçmişte aşağılandığı, küçük duruma düştüğü anılarını hala canlı bir şekilde hatırladığını ve bu anıların kendisini rahatsız ettiğini, buna benzer durumların tekrarlanacağı korkusu içinde olduklarını tanımlamaktadırlar.

Buradan hareketle geçmişte yaşanan olumsuz anıların (psikolojik travmaların) ve bu anılardan öğrenilen doğru olmayan negatif inançların sosyal işlevselliği nasıl sekteye uğrattığı daha anlamlı hale gelmektedir. İşte tam da burada Sosyal Fobinin “EMDR Terapi Yöntemi” ile çalışılmaya gayet müsait ve anlamlı olduğu kanaati dikkat çekmektedir.

EMDR olumsuz yaşantıların sebep olduğu duygusal, bedensel ve kişinin kendisine yönelik negatif inançlarıyla alakalı olumsuzlukların giderildiği bir psikoterapi yöntemidir. EMDR tedavisi geçmişte yaşanan bu olumsuz deneyimleri duyarsızlaştırarak kişinin şimdi ve gelecekte daha işlevsel bir hale gelmesini sağlar.
Dilerseniz EMDR psikoterapi yöntemiyle çalıştığımız bir sosyal fobi vakasından bahsederek durumu daha da somutlaştıralım.(Danışanın belirlediği şartlarda izin alarak yazılmaktadır).

26 Yaşında, ailesiyle yaşayan erkek Danışan yüksek lisans eğitimine devam etmekte ve şu an çalışmamaktadır. Karşı tarafla konuşurken kendisine çok fazla odaklandığını, ellerinin titrediğini, karşı cinsle iletişim kurmaktan kaçındığını, üst düzey kişilerle konuşurken donakaldığını ve bu yüzden iş görüşmelerine gidemediğini, müşterilerle konuşurken ağzında bir kuruluk hissettiğini ve küçük düşmemek için bu tip durumlarla karşılaşmaktan kaçındığını ve kendisini sürekli depresif hissettiğini, evden çıkmak istemediğini belirtmiştir.

Danışana problemiyle alakalı yaşadığı son olay sorulduğunda;

“ Görüşmeye geldiği gün sekreterimizin ona bazı sorular yönelttiği ve kendisinin tam anlamıyla cevap veremediği“ olay olarak belirtmiştir. Yaşadığı bu olayın en rahatsız edici kısmına bakarken aklından kendine yönelik hangi negatif inançların geçtiği sorulan danışan, kendisine yönelik “Rezil Oldum” “Küçük Düştüm” “Kendime Güvenemem” gibi negatif inançlar bildirmiştir.

Sahip olduğu negatif inançlara odaklanması istenilen danışana yaşamını bir film şeridi gibi gözünün önünden geçirmesi ve bu düşünceleri, duyguları yaşamında en erken hangi olayda deneyimlediği sorulduğunda;

Danışan bu hisleri deneyimlediği en erken olayı;

“İlkokuldayken arkadaşının onunla kavga etmek istemesi üzerine fiziksel olarak ondan daha üstün olmasına rağmen kavga etmeye cesaret edemediği, sınıftaki diğer çocukların ona güldüğü ve dalga geçtiği” olay olarak belirtmiştir. Bu olayın üzerinden 18 yıl geçmesine rağmen danışan bu olayda aşağılandığı hissi yaşadığını bunun rahatsızlık düzeyini 10 üzerinden 9 puanlık(0 en az 10 en yüksek ) bir rahatsızlık derecesi olarak belirtmiştir. Bu olayda olmasını istediği hissi ben saygıya değer biriyim olarak belirledi ve bunun ne kadar gerçekçi olduğu sorulduğunda 1 ile 7 arasında 1 olarak(1 en az 7 en yüksek) söyledi. Yine bu olayda ki duygusunun öfke, üzüntü ve utanma olduğunu bedensel olarak da kızarma, uyuşma, titreme, çarpıntı olduğunu bunu da en çok boğazında düğümlenme gibi duyumsadığını söyledi.

İlk EMDR seansı sonrası danışan 9 puanlık rahatsızlık puanı belirttiği olaya 0 puan verebiliyordu. Olayı düşündüğünde aklından neler geçtiğini sorduğumuzda ise;

Danışan: Şu an bir rahatlama hissediyorum. Sanki beynim hafiflemiş gibi, çocukça bir durumu fazla büyütmüşüm, aslında rezil olmaktan çok kendimi korumuşum. Bu olaydan böyle bir sonuca varmam çok da mantıklı değil. Kendime güvenmeyi öğrenebilirim ve kavgayı tercih etmediğim için saygıya değer biriyim.
Yapılan görüşmelerin devamında danışanın kendisine yönelik negatif inancıyla alakalı en kötü anısı, rahatsızlık veren diğer anıları, şu an yaşadığı problemi tetikleyen durumlar, kişiler, yerler ve gelecekte uygulamakta endişelendiği durumlar belirlenerek toplamda 5 seans EMDR Terapi yöntemiyle çalışılmıştır.

Danışan 5. görüşmenin sonunda düşüncelerini “Her şeyi çok fazla büyütmüşüm. Sanki beynimde bir perde vardı ve onu araladık artık sosyal ortamlarda daha aktifim, herkese selam verebiliyorum, düşüncelerimi dile getirebiliyorum, ailem ve arkadaşlarım da bunun farkında bir şeylerin değiştiğini söylüyorlar. Benden hoşlanan bir kadın var bugün de görüşme sonrası onunla buluşacağım. Aslında şu an işe de başlayabilirim ama yüksek lisans bitsin istiyorum” şeklinde belirtmiştir.

sosyal fobi

2 hafta sonra kontrol görüşmesine gelen danışan “Her şeyin yolunda olduğunu arkadaşlarıyla tatile gideceğini herhangi bir problem yaşamadığını belirtmiştir”
2 ay sonra yeniden kontrol görüşmesine gelen danışan “ Her şey iyi gidiyor. Birçok değişim yaşadım. Bu değişimleri diğerlerinin fark etmesi ve dile getirmesi beni ayrıca mutlu ediyor. Bayramda evde bir sürü misafir vardı. Kim ne sorarsa cevapladım hatta soru sorup konuşmayı devam ettirdim…” şeklinde belirtmiştir.

Kötü anıların olmadığı bir dünya dilemek elbette ki her insanın dileğidir. Ancak yaşadığımız evren üzerinde kontrolü bu denli elimizde tutabilmek pek de mümkün değildir. Yaşadığımız kötü deneyimler kimimize “Değersiz” kimimize “Yetersiz” kimimize de “ Güvende Değilim” gibi inançları öğretirken günlük yaşamla başa çıkmamızı zorlaştırmaktadır.

Bu vaka örneğini sizlere aktarırken her insanın özel ve tek olduğu, yaşamında, belleğinde, bedeninde farklı deneyimler barındırdığı ve bunlardan bazılarının olumsuz, kötü hissettiren anılar ve travmatik yaşantılar olduğunu söyleyebiliriz. Beynimizin o an çözümleyemediği bu anıları EMDR Terapisi ile duyarsızlaştırıp yeniden işleme fırsatı sunarak geçmiş olumsuz yaşantıların sıkıntısından kurtulup bugün ve yarın için olumlu ve güzel anılara dönüştürebiliriz.

Psikolog Hasan AKALIN

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir