Aile bütçesinin önceden hesaplandığı şekilde gerçekleştirilmesi ancak iyi bir alışverişle mümkündür. Alışveriş ailenin hayatında çok önemli bir yer tutar. Kazancın uygun bir şekilde sarfı, aile bütçesinin önceden hesaplandığı gibi gerçekleştirilmesi ancak iyi bir alışverişle mümkün olur. Yapılan incelemeler bir ev kadınının hayatı boyunca 10.000 çeşit şey satın aldığını göstermiştir. Günlük masrafın %80’inin kadın tarafından yapıldığı düşünülürse bu rakamı hiç de fazla bulmamak gerekir. İşini bilen bir ev hanımı alışverişte yapacağı tutumlulukla alışveriş kurallarım bilmeden para harcayan bir ev hanımından en aşağı yüzde 30 kadar bir artırma sağlayabilir.
Burada, tutumluluk sözünün anlamı üzerinde durmalıyız. Tutumluluk elden geldiği kadar az öteberi alarak, çok para biriktirmek demek değildir. Zaten ‘’tutumluluk’’ kökünden gelen, bugün daha geniş anlamda kullanılan ekonomi sözü Eski Yunanca oikia (ev), nomos (düzen) sözlerinden çıkarılmıştır, evin genel düzeni anlamına gelir. Bu bakımdan, gerçek tutumluluk az alışveriş etmek değil, gerekli şeyleri almak, alınan şeyi iyi kullanmak, iyi faydalanmak demektir. (www.hayatpedi.com)
Peki, alınacak bir şeyin eve mutlaka gerekli olduğuna nasıl karar verilir? Bunun da yolu vardır. Alınacak şeyden ev halkının çoğunluğu faydalanacaksa, hemen hemen her gün kullanılacak bir şeyse, zaman kazanmaya, az yorulmaya yarayacak bir şeyse pahalı da olsa mutlaka alınmalıdır. Buna karşılık, bir iki gün kullanıldıktan sonra işe yaramaz hale gelecek bir şeyi almak, fiyatı çok ucuz da olsa, yersizdir. Böyle bir şeye verilecek para boşuna harcanmış demektir.
Evin genel ihtiyaçları için yapılacak alışverişlerin uzun süreli olarak planlanması, satın almanın bu plâna göre sıra ile yapılması çok faydalı olur. Böyle bir sırayı nasıl bulmalı, satın alınacak eşyayı sıralarken neye dikkat etmeli. Bunun da bir yolu vardır.
Satın Alınacak Şeyleri Nasıl Seçmeli
Bir defa, eşya seçerken alınacak şeyin ev içinde kaplayacağı yerin büyük önemi vardır. Bir çamaşır makinesi alacaksınız, diyelim. Ev küçükse, su tertibatının bulunduğu banyo, mutfak gibi yerler çok darsa, ev kalabalık bile olsa büyük bir makine alma yoluna gitmemelidir. Aynı konu mobilya için de, buzdolabı için de önemlidir.
Fiyatın da satın alınacak şeyler üzerindeki payı büyüktür. Birçok eşyanın çeşitli bütçelere uygun fiyatlarda olan çeşitleri vardır. Her aile, kendi kesesine elverişli olanı almalı, pahalısına giderek külfet altına girmemelidir. Ancak, ucuz mal alacağım diye kalitesiz bir şeye para verilirse, bu, alışverişte aldanmak olur.
Öte yandan, alışverişte «ucuz mal alacak kadar zengin değilim» atasözünü de hatırdan çıkarmamak gerekir. Meselâ, iyi kumaştan, iyi dikilmiş pahalı bir elbise, iyi mal satan bir mağazadan alınacak pahalı bir ayakkabı çok dayanacağı için, düşük fiyatlı bir elbiseden, ayakkabıdan daha ucuza gelir. Çünkü, ucuza alınacak kalitesiz bir mal, birkaç hafta içinde kullanılmaz hale gelir, ister istemez, bir yenisini almak zorunda kalırsınız.
Makineli eşyalar alırken markaya önem vermek gerekir. Yıllar boyunca, ün salmış markaların gördüğü rağbet muhakkak ki boşuna değildir. Ayrıca, kullanan kimselere de sorarak çeşitli markalar hakkında bilgi edinilebilir.
Besin Maddeleri Alışverişi (Gıda Alışverişi)
Günlük ihtiyaçlar için gerekli besin maddelerinin alınması en güç alışverişlerden biridir. Devamlı olarak fiyatlardan haberli olmak şüphesiz güçtür. Bu güçlük asıl meyve, sebze gibi taze yiyecek maddelerinde kendisini gösterir. Kapıdan alışveriş edecek bir ev hanımı her zaman alışveriş ettiği bir sebzecisi, meyvecisi yoksa, pahalı bulduğu bir şeyin fiyatım birkaç satıcıdan sorduktan sonra almalıdır. Güvendiği bir satıcı varsa, onun sözüne inanmak gerekir.
Satın alınacak meyvenin, sebzenin iyi olup olmadığını anlamak tecrübe isteyen bir iştir. Ev hanımlarımızın çoğu birçok şehirlerimizde kurulan haftalık pazarlardan alışveriş etmek yoluna gider. Gerçekten, buralardan alınacak sebzeler, meyveler manavlardakinden daha ucuz olur.
Et, balık gibi yiyecek maddelerini almak da en güç işlerden biridir. İyi et seçebilmek için bayağı işin ehli olmak ister. Meselâ, et alanların arasında bir bakışta manda etiyle sığır etini bile birbirinden ayırt edemeyenler vardır. Halbuki sığırın yağı sarı, mandanınki beyazdır. Bu bakımdan, ilk bakışta bu ikisini birbirinden ayırt edebilirsiniz. Hayvan parçalandıktan sonra etin kaliteli olup olmadığım anlamak daha da güçleşir. Et alırken, acemi bir kimse, en iyisi, henüz bütün halde duran hayvandan almalıdır. Bu sayede hiç olmazsa üzerindeki damgadan etin mahiyetini anlayabilir. Mezbahalar her hayvana cinsine, kalitesine göre damga vurur. Damgaların şekli, rengi bütün kasaplarda asılıdır. Et alışverişinde pahalı, ucuz parçaların da değerini, kullanış yerini bilmek önemlidir. Hele sığırın bazı parçaları normal fiyattan çok pahalı satılır. Arıtrikot, kontrfile böyledir. Koyun etinin de yemeklik olarak pişirilecek, kıyma olarak kullanılacak tarafları başkadır. Et alışverişinde daima pişirilecek yemek akıldan çıkarılmamalı, et ona göre seçilmelidir. (www.hayatpedi.com)
Balık alışverişi bir bakıma etten daha kolaydır. Çünkü bütün balıklar belirli özelliklerle birbirinden ayrılır. Bu bakımdan, hiç olmazsa hangi balığı aldığınızdan yana şüpheniz olmaz. Alınacak balıkları da ızgara, tava, plâki olacağına göre seçmelidir. Bazı balıklar ızgaraya gelmediği gibi bazıları da tavaya gelmez. Balık alışverişinde dikkat edilecek en önemli nokta alınan balıkların tazeliğidir. Taze olmak şartıyla balık, etten daha ucuz, besleyici bir besin maddesidir.
Bir ailenin en önemli işlerinden biri de elbise, çamaşır, giyim-kuşamdır. Bir yandan sosyal şartlar, temizlik, estetik düşüncesi insanı elinden geldiği kadar iyi giyinmeye zorlarken, bir yandan da bütçe darlıkları, çeşitli ekonomik tasalar da iyi giyim isteğini ön plana çıkarır.
Elbise yaptırırken ucuza mal etmekten çok kullanılacak zamanı düşünmek daha uygun olur. Çalışan bir erkeğin elbisesi günün on saatinde sırtındadır. Bizde bir erkek, cumartesi, pazarı resmî tatil günlerini saymazsak, yılın 270 gününde gündelik elbisesini giyecek demektir. 450 liraya mal edilecek bir elbise ancak 5.000 saat (iki yıldan az) kulanılabilir, saati 15 kuruştan fazlaya gelir. Halbuki 700 lira masrafla yapılacak iyi bir elbise, hiç olmazsa 7.000 saat (iki buçuk yıldan çok) giyilebilir ki, bu durumda elbisenin saati 10 kuruşa gelmiş olur. (www.hayatpedi.com)
Taksitle Alışveriş Yapmaktan Çekinmeyin!!!
Bugün birçok ev eşyası taksitle satılıyor. Taksitle alış, birden ödeme kabiliyeti olmayanların eşya sahibi olması için, şüphesiz, iyi bir usuldür. Ancak, bu şekilde alışveriş yaparken, satıcının geriye kalan paranın faizini fazlasıyla satış fiyatına ilâve ettiğini akıldan çıkarmamak gerekir. Fiyata eklenen bu fark, malın fiyatına göre, 30-40 liradan otomobil, ev gibi şeylerde binlerce liraya kadar çıkar. Meselâ peşin fiyatı 2.500 TL olan bir buzdolabını taksitle 3.000 liradan aşağı satmazlar. Bu bakımdan, durup dururken yüzlerce lira fazla ödemek- tense parayı biriktirip de sonradan peşin almak daha iyidir. Bu arada artırılan parayla evin bir eksiği daha giderilir. Ancak, hemen alınması şart olan, beklemeye tahammülü olmayan şeyleri taksitle almak yoluna gidilebilir. (www.hayatpedi.com)
Taksitle mal alırken de aile bütçesinin aylık ödeme kabiliyetini iyice hesaplamalıdır. İyice hesaplamadan, aylık taksitlerin azlığına kanarak birkaç şey birden alınırsa, ayda ödenecek miktar çoğalır, bütçeyi iyiden iyiye sarsar.
Artırma İle Satış
Mutlaka yeni eşya almak meraklısı değilseniz artırma (müzayede) ile yapılan satışlardan da faydalanabilirsiniz. Bu satışlar ya belediye açık artırma salonlarında, ya da evlerde olur. Evlerde satılanlar daha çok tereke (ölen bir kimsenin satışa çıkarılan şeyleri)dir. Tereke satışları büyük şehirlerde gazetelerle ilân edilir.
Yalnız, bazen bu satışların ilgi gördüğünü bilen bazı kimseler, sağdan, soldan topladıkları eşyayı bir eve doldurarak tereke satışı havası içinde artırma ile satarlar. Onun için bu gibi satışlarda aldanmamanın yolu, alınacak şeyi önceden görmek, bir fiyat biçmektir. Artırma sırasında heyecana kapılıp bu fiyat geçilmezse, alıcı aldanmış olmaz.
Pazarlık Etmek Ayıp Değildir, Pazarlığınızı Yapın
Bazı memleketlerin aksine, pazarlığın âdet haline geldiğini düşünürsek, pazarlık etmede hiç de utanılacak bir şey olmadığını anlarız. Avrupa’da, İtalya, Yunanistan, Fransa gibi yerlerde, pazarlık usulü vardır.
Satın alınacak bir şey için pazarlığa başlamadan önce o malın fiyatı hakkında bir fikir sahibi olmak, bunun için de birkaç yeri dolaşmak gerekir. Bundan sonra, satıcıyla pazarlığa girişilir.
Pazarlık ederken, genel olarak, satın alınacak malı kötülemek, küçük düşürmek yoluna gidilir. Halbuki bunun tam aksini yaparak pazarlık etmek de mümkündür. Bunun başlıca üç kaidesi vardır:
- Malı methetmek: Evet, alacağınız şeyi çok güzel bulduğunuzu, şimdiye kadar gördüklerinizin en mükemmeli olduğunu söyleyebilirsiniz. Satıcı bu nezaketinizi takdir edecek, size kolaylık göstermeyi düşünecektir.
- İstediği fiyat, ne olursa olsun, çok uygun olduğunu söyleyin. Hatta böyle bir mal için ucuz bile olduğunu belirtin. (www.hayatpedi.com)
Pazarlığın asil önemli tarafı burada başlıyor. Siz satıcıya şu kadar liradan fazla para vermenize imkân olmadığını söyler, bunun için de çok akla yakın sebepler uydurursunuz. Meselâ hanımlar kocalarının bu mal için daha çok harcamasına müsaade etmediğini, erkekler, bu işe ayıracak daha çok parası olmadığını, ya da yanında ondan başka para kalmadığım söyleyebilir.
Bu durum karşısında satıcı küçük bir indirme yaparsa, gene büyük bir nezakette: ‘’Teşekkür ederim ama, ne yazık ki benim on kuruş fazla vermeme imkân yok’’ diyebilirsiniz. Böyle bir pazarlık sonunda, satıcı, sizin gerçekten daha yüksek fiyat veremeyeceğinize kanaat getirir, kurtarıyorsa o malı size verdiğiniz fiyata bırakır.