Hayatta gerekli bütün bilgileri bizlere kazandırma yolunun ilk basamağıdır
Alfabe öğretimi çocuğu hayata hazırlayan ilk adımdır, çünkü okuma-yazma bütün bilgilerin temelidir.
İlkokula yeni kaydolunan bir küçük öğrenci, üniversitenin son sınıfına kadar da okuyabilir, belli bir devrede hayata atılarak öğrenimini bir noktada bırakabilir de; ama, insan olarak her kişi hayatta mutlaka bir şeyler öğrenmek zorundadır. İşte, hayatta gerekli bütün bilgileri bizlere kazandırma yolunun ilk eşiği alfabe öğretimidir.
Hiç okuma yazma bilmeyen, küçük kafasında daha her hangi bir harf kavramı bulunmayan yavrulara bu zor işi, onları yormadan, korkutup usandırmadan, üzgünlüğe düşürmeden acaba nasıl öğretmelidir? Bu, öğretmenler kadar, onların evdeki yardımcıları olan ana-baba için de önemli bir sorudur.
Eski Usul
Bu konu, birçok eğitimcileri uzun zaman düşündürmüştür. Alfabeyi tanıtmak, okuma-yazmayı öğretmek için gerek Batı’da, gerek yurdumuzda; önceleri öğelerden tüme (parçalardan bütüne) gitme yolu, yani alfabenin harflerini teker teker ve ayrı ayrı tanıtmak usulü uygulanmıştır.
Bu usulün esası şudur: Alfabenin harfleri çocuklara ‘’sesli harf, sessiz harf şeklinde ayırtılarak’’ tanıtılıp öğretilir. Çocukta sesli harf, sessiz harf kavramları, şekiller halinde, meydana geldikten sonra, bunların birleştirilmesiyle heceler kurulur; daha sonra da basitten başlayarak kelimelere, cümlelere doğru gidilir.
Harflerden başlayarak yapılan bu çeşitten alfabe öğretiminde hecenin, hecelemenin önemi büyüktür. Mesela araba kelimesinin yazılışını öğretmek için çocuğa önce a sesli harfi, sonra r sessiz harfi öğretilir. Artık a’yı tanıyan çocuk için, onu kelime içinde tekrarlamak kolaydır. B sessizini de öğrendikten sonra sıra hecelemeye gelir: A sesli olarak okunur. R harfi de re şeklinde belirtildikten sonra, sonuna gelen a ile a-ra haline girer. Be nin, sondaki a ile ba okunacağı da gösterilir, hecelemek, heceleri tekrarlatmak yoluyla ‘’a; a-ra; a-ra-ba ‘’ araba kelimesinin yazdırılması sağlanmış olur.
Öğelerden tüme gidiş, yani harflerin öğretilmesiyle başlayan alfabe, (okuma-yazma) öğretiminin, bu ana kural içinde çeşitli uygulama şekilleri vardır. Yalnız, bu usuldeki alfabe öğretimi bugün ‘’çoğunlukla’’ hemen bütün dünyada bırakılmış durumdadır.
Günümüzden Birkaç Yıl Önce Uygulanan Usul
Bugün en çok uygulanan alfabe öğretim yolu, harflerin adlarını önceden, teker teker öğretmek yerine, onların seslerini tanıtmaktır. Harflerin sesleri öğretilirken, o harf ‘’resmi gösterilerek’’ isimlerin başına geliyorsa onun resmi ile birlikte gösterilmelidir.
Bu çeşit öğretimde çağrışım kanunlarından faydalanmış oluruz. Öğrenci, sesleri öğrendikten sonra, sesler sayısınca resimlerin, şekillerin hazırlanması, bunların gerekli yerlere konulup alınmasıyla, harflerin ses olarak çocuğun kulak hafızasına işlenmesinin ardından, şekil olarak göz hafızasına aktarılması daha uygun görülmektedir.
Alfabe öğretimi; resimli fişler, değişik harf oyunları yardımı ile, çözümleme-birleşim esaslarına dayandırılarak, önce harften, heceden değil de, cümleden okumaya, yazmaya yöneltilince daha verimli, daha başarılı olmaktadır. Bu usulün uygulanması, öğretmen için biraz zahmetli olsa bile, öğrenci için kolaylık sağlar. Bütün lâtin alfabesi kullanan ülkeler gibi, yurdumuzda da bugün, adına Cümle Metodu denilen bu çözümleme-birleşim usulü uygulanmaktadır. Bu usulle çalıştırılan küçük öğrencilerde kısa zamanda daha olumlu sonuçlar elde edilmektedir.
Büyük Harf, Küçük Harf
Alfabe öğretimi konusunda bu genel sonuca vardıktan sonra, bunun bir de özel yönleri bulunduğunu düşünmek gerekir. Bu özel yönlerden en önemlisi, çocuklara ilk defa tanıtılacak olan harflerin, büyük harfler (majüskül)den mi, yoksa küçük harfler (minüskül)den mi seçileceği meselesidir.
Öte yandan, gene bunun kadar önemli bir mesele daha vardır: Acaba, kolaylık olmağı için, çocuklara alfabenin hangi harflerini daha önceden öğretmelidir? Bugün için üzerinde genellikle birleşilmiş olan şekil şudur:
Alfabenin harfleri, şekil olarak, kolaylık olarak, ses düzeni olarak Temel Büyük Harfler ve Temel Küçük Harfler diye ikiye ayrılabilir.
Temel Büyük Harfler. — I, H, T, L, E, F, harfleri dörtgen; A, V, M, N, K, Y, Z harfleri üçgen; O, Ö, C, Ç, D, G, Ğ, B, P, R, S, Ş, ü, Ü, J harfleri daire parçaları olmak üzere üç esas yapı gösterirler.
Temel Küçük Harfler. — Bunlardan c, ç, ı, i, j, l, p, o, ö, s, ş, u, ü, v, z harfleri, büyük temel harflere tamamıyla benzerler; b, f, h, t harfleri, kendilerinin büyük temel harflerine oldukça benzerlerse de biraz başkadır; a, d, e, g, ğ, n, m, r, y harfleri ise, büyük temel harflerine hiç benzemezler. İşte alfabe öğretiminin, üzerinde durulması en gerekli noktalarından biri de, büyük ve küçük temel harfler arasındaki ilgiyi, benzerliği öğrencinin seviyesine göre ayarlayarak ona tanıtabilmektir.
Genel olarak uygulanan yol küçük temel harflerin daha önceden öğretilmesi, bunlara yavaş yavaş ilgili, benzer büyük temel harflerin katılmasıdır. Çünkü alfabenin okutulmaya başlanmasından, üniversite öğreniminin sonuna kadar bir öğrencinin karşılaşacağı hemen bütün kitaplar, dergiler, çeşitli yayınlarda, hep küçük harflerle yazılmıştır; büyük harflerin kullanıldığı yerler pek azdır. Bir yazıda küçük harfler %95, büyük harfler ise ancak %5 oranında kullanılır diyebiliriz.
Alfabe öğretiminde küçük harflere öncelikle yer verilmesinin bir faydası da, bu harfler üzerinde alışkanlık kazanan çocukların kitap harflerinden el yazısına geçmekte kolaylık bulmalarıdır. Büyük harflerle işe başlayan öğrencilerde bu durum tam tersine sonuçlanmaktadır.