Çekirdeğinde bir kadının daima hayatlarını birleştiren bir erkekle bulunduğu, en küçük toplum düzenidir.
Aile aynı soydan gelen, karşılıklı haklarla, görevlerle birbirlerine bağlanan fertlerin meydana getirdiği topluluktur. İnsanlık tarihi boyunca, çeşitli sosyal ve ekonomik etkenler altında, bazan çok genişlemiş, bazan daralmıştır. Fakat, daima, çekirdeğinde, hayatlarını birleştiren bir erkekle kadın bulunmuştur.
Aile, toplum kuruluşlarının en küçüğüdür. Milletler, bağlı oldukları dinlerin, geleneklerin, ekonomik şartların, tabiat çevresinin, iklimin etkileri altında çeşitli aile tipleri meydana getirmişlerdir.
Aüede, hemen her yerde, eski çağlarda, erkek üstün sayılmış, kadına ikinci plânda yer verilmiştir, çok defa kadının aile içindeki durumu pek düşük olmuştur. Bununla birlikte kadının üstün sayıldığı çağlar, ülkeler de görülmüştür.
Bugün «aile» denilince karı-koca, bir de, varsa çocuklardan meydana gelen birlik anlaşılır. Bu çekirdeğin çevresinde, kandan, ya da kanundan doğan akrabalıklar, iç içe daireler halinde aile ortamım genişletir: Evlilik bağı ile birleşen kadınla erkeğin kurduğu ailenin çevresinde, kadının ana-ba- bası, kardeşleri, erkeğin ana-babası, kardeşleri ilk akrabalık halkasıdır. Yeni ailenin çocukları olunca, bunlar doğrudan doğruya aüenin bünyesine girerler Çocuklarla analarının, babalarının aileleri arasında da bağlar doğar. Çocuklar evlenip ayrı aileler kurunca, kendi aileleriyle, yeni girdikleri aileler, akraba haline gelirler.
Bugün aile, dinsel, mistik baskılardan, hattâ geleneklerin etkisinden kurtulmuş, ufak bir toplum olmuştur.
Aile kuran erkeklerle kadın, kendi ailelerinden kopar, sosyal, ekonomik bakımlardan tamamiyle bağımsız bir birlik meydana getirirler. Aileleriyle olan münasebetleri hissi ve kanuni bağlardan ibaret kalır. Yetiştirdikleri çocuklar da, kendileri gibi, evlenme suretiyle, hatta evlenmeden önce bile çalışma hayatına atılarak, aile ocağını bırakırlar.
Aile kurmak üzere evlenmek isti- yen erkek 17 yaşını, kız da 15 yaşını tamamlamış olmalıdırlar. Yalnız, evlenenler, 18 yaşını bitirmemişseler, ana-babalarının iznini almak zorundadırlar. Çok yakın kan akrabaları evlenmezler.
Evlenme antlaşmasını ya belediye başkanı, ya da vekil ettiği bir memur, köy muhtarı yapar. Bu andan başlayarak aile birliği doğar.
Koca, aile birliğinin başıdır. Oturulacak yeri bulmak, kadının, çocukların bakımını sağlamak kocaya aittir. Kadın, kocasının soyadını taşır.
Evlilik sırasında, ya da evlilik bağının kopmasından (boşanmadan) sonra 300 gün içinde doğan çocuğun babası, kocadır. Evlilikten 180 gün sonra doğan çocuğu koca reddedemez. Bunlara, nesebi sahih çocuk denilir. Evlilik dışında doğan çocuğun anasıyla babası evlenirlerse, çocuğun da nesebi düzelir.
Nesebi sahih çocuk, babasının soyadını taşır, onun yurttaşlık haklarını kazanır, mirasçısı olur.
Çocuğun bakımı, eğitimi için gerekli masraflar, ana-babaya aittir. Çocuğun velisi ana-babasıdır. Çocuğun eğitimi, öğretimi, dini terbiyesi hususunda anlaşamazlarsa, babanın oyu üstün sayılır. Ana-baba, velâyetleri (velilik durumları) devam ettiği sürece, çocuğun mallarını idare ederler.
Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan anasına, babasına, onların analarıyla babalarına, kendi çocuklarına, torunlarına, kardeşlerine yardım etmekle ödevlidir. Bu yardımı yapmazsa, kanun, onu bu yardıma zorlar. Bu yardıma, nafaka denilir. Nafaka, yardımla ödevli kimsenin malî durumuna göre, yardım görecek olanın geçimine yetecek miktarda olmalıdır.