Mustafa Kemal Atatürk’ün Hayatına Dair Bilgiler
1-Eğitim ve öğrenim ve Çocukluğu
1881 yılında Selanik’te doğdu. Babası Ali Rıza Efendi, annesi Zübeyde Hanım’dır. îlk öğrenimine annesinin arzusu üzerine Hafız Mehmet Efendi’nin mahalle mektebinde başladı. Babasının arzusu üzerine kısa bir süre sonra devrinin şartlarına göre modern eğitim yapan Şemsi Efendi okuluna geçerek ilkokulu burada bitirdi[1]. Daha sonra bir süre Selanik Mülkiye Rüştiyesi’ne devam etti. Bu okuldan matematik öğretmeni ile arasında, geçen bir dayak olayı yüzünden ayrıldı. 1893 yılında asıl arzuladığı okul olan Selanik Askeri Rüştiyesi’ne girdi.
Kemal Adını Alması:
Matematik öğretmeni Yüzbaşı Mustafa Efendi’den “Kemal” adını aldı. Böylece adı Mustafa Kemal oldu. Selanik Askeri Rüştiyesi’ni bitirdikten sonra 1896 yılında Manastır Askeri İdadisi’ne başladı. Bu okulda ileride ünlü bir hatip olarak tanınacak olan Ömer Naci ile arkadaşlık etti. Edebiyata olan ilgisi, onda gelecekteki hitabet ve yazılı anlatım ustalığının temelini oluşturdu. Yaz tatillerinde Selanik’te yabancılara ait bir okulda Fransızca bilgisini geliştirdi. Manastır Askeri İdadisi’ndeki tarih öğretmeni Kolağası Mehmet Tevfik Bey Mustafa Kemal’in tarihe, özellikle Türk tarihine ilgi duymasında başlıca etken oldu. Manastır Askeri İdadisi’ni bitirdikten sonra 1899 yılında İstanbul’da Harp Okulunun piyade sınıfına yazıldı. Bu okuldaki öğrenciliği sırasında arkadaşlarıyla birlikte hürriyet fikirlerini yaymak amacıyla gizli olarak el basması bir gazete çıkardı. 1902 yılında Harp Okulundan teğmen rütbesiyle mezun olarak Harp Akademisine girdi. 1903 yılında ikinci sınıfa geçerek üsteğmenliğe yükseldi. 1905 yılında kur may yüzbaşı rütbesiyle Harp Akademisi’nden mezun oldu.
2 -Askerlik Hayatı:
Mustafa Kemal, Harp Okulu ve Harp Akademisindeki öğrenciliği sırasında ülke ve millet sorunlarıyla yakından ilgilenmiş, aydın ve ileri fikirli bir subay olarak tanınmıştı. Bu nedenle Harp Akademisi’nden mezuniyetini takiben yönetim karşıtı fikirlerinden dolayı kısa bir süre gözaltında tutuldu. 1905 yılında Şam’daki V. Ordu emrine atandı. Aynı yıl bazı arkadaşlarıyla birlikte gizli olarak Vatan ve Hürriyet Cemiyeti’ni kurdu.
Bu cemiyetin Beyrut, Yafa ve Kudüs’te şubeleri açıldı. 1906 yılında, gizlice Selanik’e giderek aynı cemiyetin bir şubesini açtıktan sonra geri döndü. Selanik’teki şube aynı yıl Osmanlı Hürriyet Cemiyeti’ne katıldı. Selanik’te gizli olarak faaliyet gösteren bu cemiyet 1907 yılında Osmanlı İttihat ve Terakki Cemiyeti ile birleşti.
Mustafa Kemal aynı yıl kolağası rütbesini aldı. Daha sonra merkezi Manastır’da bulunan III. Ordu karargahına atandı. Karargahın Selanik’teki kurmay şubesinde çalışmaya başladı. Aynı şubede çalışan Fethi Bey (Okyar) ile yakın arkadaş oldu. Aynı yıl İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne katıldı.
1908’de Alman generali Litzman’dan çevirdiği ‘Takımın Muharebe Talimi” adlı askeri eğitimle ilgili kitabı yayınlandı. Kendisine Selanik’teki görevine ek olarak Üsküp-Selanik arasında Doğu Demiryolu Müfettişliği görevi verildi. Meşrutiyetin ilanını takiben İttihat ve Terakki Cemiyeti Merkez Komitesince Meşrutiyet’in ilanına karşı baş gösteren tepkileri önlemesi için Trablusgarp’a gönderildi. Buradaki huzursuzluğu giderdikten ve devlet otoritesinin kurulmasını sağladıktan sonra Ocak 1909 da Selanik’e döndü. III. Ordu Selanik II. Redif Tümeni kurmay başkanlığına getirildi. 15/16 Nisan 1909’da İstanbul’daki 13 Nisan 1909 Ayaklanmasını (31 Mart Olayı) bastırmak üzere Hüseyin Hüsnü Paşa komutasındaki Hareket Ordusu’nun kurmay başkanı olarak Selanik’ten İstanbul’a hareket etti. Daha sonra bu ordunun komutanlığını Mahmut Şevket Paşa, kurmay başkanlığını Binbaşı Enver Bey üstlendi. Hareket Ordusunun İstanbul halkına yayınladığı ilk bildiriyi bizzat kaleme aldı. Selanik’e döndükten sonra Makedonya’da Vardar ırmağı havzasında Mareşal Vonder Goltz’un da izlediği askeri tatbikata, daha sonra Cumalı Karargahı’nda yapılan askeri manevraya katıldı. Bu manevra esnasında tuttuğu not ve krokilerden oluşan “Cumalı Ordugâhı” adlı kitabı Selanik’te yayınlandı.
1909 yılı içinde Selanik’te toplanan İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin ikinci büyük kongresine Trablusgarp delegesi olarak katıldı. Bu kongrede ordunun siyasetten çekilmesini, cemiyetin halkın içindeki teşkilatını genişleterek millete dayanan bir siyasi parti hâline getirilmesini savundu. Görüşlerinin cemiyetin önde gelenlerince paylaşılmaması nedeniyle, kendini cemiyetten uzak tutarak askeri görevine verdi. Mustafa Kemal II.Redif Tümeni kurmay başkanlığından yeniden III. Ordu karargahına atandı.
1910 yılında Mahmut Şevket Paşa’nın yanında Arnavutluk’ta baş gösteren ayaklanmanın harekatına katıldı. Aynı yıl Fransa’ya Picardie manevralarını izlemek üzere gönderilen kurulda görev aldı. 1911 yılında Trablusgarp Savaşı’na gönüllü olarak katıldı. Rütbesi binbaşılığa yükseltildi. Tobruk bölgesinde komutasındaki yerli kuvvetlerle yaptığı bir baskın taarruzunda İtalyanlara ağır kayıplar verdirdi. Aynı yıl ‘Tabiye Tatbikat seyahati” adlı kitabı Selanik’te yayınlandı. 1912 yılı içinde Deme’de İtalyanlara karşı başarıyla mücadeleye devam etti. Buradan Balkan Savaşı’na katılmak amacıyla İstanbul’a döndü. Kendisi Gelibolu’da görevlendirildi. 21 Temmuz 1913’te kurmay başkanlığını yaptığı Bolayır Kolordusu Edirne’yi Bulgarlardan geri aldı. Aynı yıl Sofya askeri ateşeliğine atandı. Burada kaldığı bir yılı aşkın sürenin ilk dört ayını otelde, kalan süreyi bir Alman mimara ait kiraladığı evde geçirdi®. 1914 yılında yarbaylığa yükseldi. Bu sırada “Zabit ve Kumandanla Hasbıhal” adlı eserini yazdı.
Eser 1918’de İstanbul’da basıldı. Mustafa Kemal Birinci Dünya Savaşı’nın başlaması üzerine kendisine aktif görev verilmesini istedi. O, daha Sofya’ya giderken kendisine verilecek en küçük bir müfrezenin komutanlığını dahi kabul edeceğini bildirmişti. Zira vatanına borçlu olduğu fedakarlığın derecesini düşündükçe o güne kadar yaptıklarını çok küçük buluyordu. Savaş kaçınılmaz olunca bir asker için savaşmaktan daha önemli bir görev olamayacağı inanandaydı.
Bunun üzerine 1915 yılı başında Esat Paşa (Bülkat) komutasındaki III. Kolorduya bağlı olarak Tekirdağ’da kurulacak 19.Tümen Komutanlığı’na atandı. Çanakkale Cephesinde 19. Tümen komutanı, daha sonra Anafartalar Grubu komutanı olarak büyük başarı kazandı. Savaş sırasında rütbesi albaylığa yükseltildi.
Çanakkale savaşlarının sonlarına doğru Çanakkale’den Edirne’ye nakledilen XVI. Kolordu komutanlığına atandı. ‘Tabiye Meselesinin Halline ve Emirlerin Yazılış Şekline Dair Broşür” adlı küçük kitabı Edirne’de yayınlandı. 1916 yılında Diyarbakır’da Edirne’den nakledilen XVI. Kolorduya komuta etti. Aynı yıl generalliğe yükseldi. Doğuda Ruslara karşı büyük bir başarı kazanarak Bitlis ve Muş’u düşmandan kurtardı. 1917 yılı içinde Diyarbakır’da II. Ordu, Halep’te Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığına bağlı VII. Ordu Komutanlığı görevlerinde bulundu.
Veliaht Mehmet Vahdettin’in Almanya gezisine katıldı[2]. Almanya gezisinden böbrekleri rahatsız olarak döndüğünden bir süre dinlendikten sonra tedavi için Avusturya’ya gönderildi. Burada Viyana ve Karlsbad’da tedavi gördü. Dönüşünde tekrar VII. Ordu Komutanlığı’na atandı. Birinci Dünya Savaşındaki son görevi Yıldırım Orduları Grubu komutanlığıydı.