Alkol insan topluluğunda dünya üzerinde, uyuşturucu madde türleri arasında en eski tarihçeye sahiptir.İnsanların yerleşik hayata geçmesi kadar uzun bir süreyi kapsamaktadır. İlk bira üretimi tam olarak sekizbin (8bin) yıl önce mezopotamyalılar tarafından arpadan ekmek üretirken tesadüfen bulunmuştur. Sonrasında arpanın yanı sıra tahıl, meyve hatta baldan alkol üretimine devam edilmiştir.
Dünya üzerinde en geniş alanlara yayılmayı başarmıştr.İnsanlar tarafından her tür kitlenin tercih etmiş olduğu alkol, iyi günde-kötü günde toplumun ayrılmaz bir parçası halini almıştır. Bazen dini törenlerde kutsal içecek ilan edilirken, diğer tarafta eğlencelerin kutlamaların bir parçası olmuştur. Peki böylesine uzun süre dünya üzerinde bu kadar geniş alanlara yayılan alkolün zararları bilinmiyor mu? Diğer maddelere oranla aslında alkolün zararları insanlar tarafından daha çok bilinmekte ve her geçen gün alkolün zararlarının önlenmesi konusunda insanlar bilinçlendirilmektedir.
Peki kanunlarda yaş sınırı olmasına rağmen yinede bu sınırın dışında kalan genç kişilerin alkolü kolaylıkla elde etmeyi başarması doğrumudur? Ya da alkolün tercih edilme sebepleri nelerdir?Genellikle yapmış olduğumuz değerlendirmelerde, günümüzün en büyük düşmanı olan stresin alkol ile kardeş olduğu kanısına varmaktayız. Çoğunlukla stresli durumları hafifletmek amacıyla alkol tercih edildiği gayet açıktır. Bunun yanısıra gençlerde katılmak istedikleri bir ortama uyum sağlamak için tercih ettikleri gözlenmiştir. Alkolü kullandıktan sonra kendindeki değişimi merak ederekte tercih edenler bulunmaktadır. Sevincin paylaşılması, hüznün hafifletilmesi, utangaçlığın sona erdirme beklentisi, cesaretlenmek gibi bir çok yaşanılan duyguya ortak edilmektedir alkol.
Tüm bunlardan çıkarılacak sonuç ; alkolün başlanması ile birlikte alışkanlığa dönüşmesi engellenememektedir. Alışkanlık ise zamanla yerini bağımlılığa bırakır. Bağımlılık her açıdan insan psikolojisini olumsuz yönde etkileyeceğinden, çoğu insan nasıl olduğunu anlayamadan alkolün tutsaklığına mahkum olur.
Alkollü içkiler, mayalanmış şekerli besinlerin üretim yöntemleriyle elde edilirler. Her içkide bulunan etil alkol oranı ise içkiden içkiye değişiklik gösterir. Etil alkol oranı fazla olan içkilerin insanlar üzerindeki olumsuz etki ve bağımlılık riski daha yüksektir. Alkol alımını süreklileştiren duruma alkolizm, alkolü tutsaklık haline getiren kişilere alkol bağımlısı denilmektedir.
Alkolün toplumsal zararları kişiden topluma doğru endikasyon halindedir. Alkol bağımlısı olan kişilerin sosyal yaşantıları zamanla sona erer, iş hayatlarında başarı ihtimalleri performanslarını kötü etkilediğinden günden güne azalır. Psikolojileri normal olamayacağından özel hayatları, aile hayatları da her geçen gün kötü bir duruma düşer. Sürekli alkol içme isteği yüzünden ailesine yük olmaya başlar. Geleneksel bir toplum cümlesi vardır “Alkol tüm kötülüklerin anasıdır.” Her ne kadar espri amacıyla kullanılsa da çok doğrudur. Alkol bağımlılığı insanın hayatını yavaş yavaş köreltir.Tarihimizde alkolizm yüzünden körelen toplumlar vardır. Alkol bağımlılığı yüzünden zevke sefaya düşmüş çalışma ve üretimi ihmal etmiş birçok medeniyet silinip gitmiştir. Davranışlarının aksi yönde değişmesine neden olur. İnsanlara karşı kabalaşır, dengesiz ruh hali insan ilişkilerini de malesef tüketir ve yalnızlığa sürekler. Alkolizmin sonu tedavi edilmediğinde hiç bir zaman iyi değildir. Hastalıkların kölesi olurlar. Günümüzde birçok örneği olan alkol bağımlıların hazin sonu cinayete sebepten hapishane ya da ruh hali bozukluğundan tımarhane olmaktadır.
Alkolün bağımlılık halini alması ve bir hastalık olarak kabul edilmesi çok eski çağlara dayanmaktadır. Alkolizmi bir akıl hastalığı olarak tanımlayan ilk filozof, roma filozofu Senaca’dır. Alkolizm terimi ise ilk olarak isveçli bir doktor olan “Magnus Hus” tarafından “Alcoholismus Choronicus” isimli makalede kullanılmıştır. Bu makalenin yayınlanmasından sonra “kronik alkolizm” tıbbi bir terim haline gelmiştir. Ve günümüzde alkolizmn tedavisi pek tabii mümkündür.
Kalbin ritmini yükseltir ve normalden daha hızlı çarpmasına sebep olur. Kalp çarpıntısı kan dolaşımının düzeninin bozulmasına damarların sertleşmesine, tansiyonun yükselmesine bağlı olarak insanı ani felç ve ölümle kadar götürebilir.
Alkolün karaciğere zararına gelirsek, toplum arasında en çok korkulan siroz hastalığının başlıca bilinen sebebi alkoldür. Siroz karaciğer hücrelerinde yağlanma sebebiyle ortaya çıkan bir hastalıktır. Karaciğerin vazifesi vücuda alınan zararlı maddeleri süzerek, zararsız hale getirmektir. Böylelikle karaciğer alkolü zararsız hale dönütürmek için çok fazla efor sarfeder ve yorulur zamanla karaciğer bu görevini tam anlamıyla yerine getirememeye başlar ve iflas eder.
Alkolün bağırsaklara ve mideye zararları, Gastrit ve ülser midenin en kötü düşmanlarıdır. Alkol ise bu iki rahatsızlığın en yakın dostudur. İçki mide iç zarında yanma hissi meydana getirir, mideyi bozar ve çok aşırı tüketildiğinde dayanılmaz mide ağrılarına sebep olur. Hazımsızlığa ve iştahsızlığa sebep olur böylelikle insanlarda ani kilo kayıplarıda görülebilir. Bağırsak ishallerine ve iltihaplarına yol açar.
Alkolün böbreklere zararları, biranın böbreklere hep iyi geldiği söylenir oysa ki idrar bolluğu böbrekleri temizlemekten çok, fazlasıyla yorar. Böbrekler bozulur ve zamanla normal işlevlerini kaybederler.
Alkolün sinir hücrelerine zararları; Çok yaygın görülür insanın sinir sisteminde alokolün zararları. El titremeleri, heyecan-korku-telaş-tedirginlik-şüphe gibi duygularının birbirine karışması sonucunda yaşanılan sinir harpleri, kıskançlık buhranları..Felçler ve yine ani ölümlerle neticelenen hayatlar.. Sinir sistemi hassastır ve alkole karşı ayakta çok uzun süre kalıp direnemezler.
Alkol insanın akli dengesinide zarara uğratır. Kişi zamanla isteklerini, yapacaklarını gitmesi gerektiği yerleri günlük yaşamın arasında tamamen birbirne karıştırır. Alkol hafızayıda büyük zararlara uğratır. Beyni uyuşturan alkol insanlamrın yürümelerinde, konuşmalarında dengesizlik meydana getirir. Kişi iradesini tamamen kaybeder.
Alkolün zararlarını yazarız da, trafik kazalarını es geçermiyiz hiç..En büyük zararlardan biride trafik kazalarıdır. Dünya sağlık örgütünün yapmış olduğu araştırmalar sonucu, ölümle sonuçlanan trafik kazalarının büyük bir bölümü alkollü araç kullanma yüzünden gerçekleşmiştir. Kanda alkol değeri alkol alımından yaklaşık 1 saat sonra en yüksek seviyeye ulaşır daha sonra tüketin devam etmezse yavaş yavaş azalır. Alkol alan kişilerde muhakeme yapma ve karar verme yetenekleri kaybolur. Dikkat ve refleks hızları azalır. Tüm bu etkiler direksiyon başında olan bir sürücünün kaza yapma olasılığını %90 arttırır.