Kuleli Olayı nasıl gerçekleşti?
Askeri alanda başlayan ve daha sonra giderek diğer alanlara yayılan Batılılaşma çabaları sonucu meydana gelen ortamda; ulusçuluk hareketlerinin gelişmeye başlaması, Hıristiyanların bağımsızlık isteği ile hareket etmeleri ve bu uğurda Batı ülkelerinden her türlü desteği görmeleri, Türklerin Müslümanlar dışındaki vatandaşlarla hukuk alanında eşit olmayı hazmedememeleri ve dinsel düzenin yanındaki Batı kurallarını benimseyememeleri, devletin yapısının dinsel olarak kalması, Batının ekonomik sömürücülüğünden kurtulamaması, Tanzimat’tan beklenen sonuçların doğmasını önlemiştir. Tanzimat çabalarının başarısızlığa uğraması, içlerinde askerlerin de yer aldığı aydınlan yeni çözüm yolları aramaya yöneltmiştir. Mutlakiyeti yıkarak meşrutiyet yönetimini kurma fikri giderek artan miktarda taraftar bulmaya başlamıştır.
Bunlar, amaçlarını gerçekleştirmek üzere, Bab-ı Ali’yi basarak Abdülmecit’i devirmeyi ve ülkedeki düzeni değiştirmeyi düşünmüşlerdir. Ancak düşünceleri eyleme dönüşmemiş; haber alınması üzerine komploya katılanlar tutuklanmış veya Avrupa’ya kaçmışlardır. Medrese öğrencileri, küçük memurlar, subaylar, askerler, silahhane memurları ve müslüman din adamlarından oluşan komplocular, Çengelköy’deki Kuleli kışlalarında tutuklu oldukları için, bu olay Türk tarihine “Kuleli Olayı” olarak geçmiştir. Bu olay, Türk tarihinde önceden düzenlenmiş ilk siyasi çıkış olup; meşrutiyet hareketi öncesinde askerlerin karıştığı dikkate değer siyasi olaylardan biri olarak görülebilir. Bu olaydan da anlaşılacağı gibi, Abdülmecit döneminde Batı ile temaslar, Batı yaşayış tarzına özenmeler ve nihayet batı usulü eğitim sonucu, kişi hak ve hürriyetleri sorununu çözmeye çalışanların sayısı artmış ve bu eğitim ordu içinde giderek daha çok taraftar bulmaya başlamıştır. Artık sadece gerilemekte olan devletin kalkınma yolları değil; aynı zamanda kişi hak ve hürriyetlerinin gerçekleştirilip teminat altına alınması da aydınların çabalarına konu olmaya başlamıştır.
Dr. O. Metin Öztürk