İhracata dönük sanayileşme politikasının etkisindeki dış ticarette, ihracatı artırmak için uygulanan devalüasyon politikalarıyla aslında ithalat azaltılmak istenmiş, böylelikle dış ticaret açığının kapatılması hedeflenmiştir.
Ancak 1980 yılından sonra devalüasyona rağmen ithalatta büyük bir artış gözlemlenmektedir. 1990’lı yıllara gelindiğindeyse ithalatın özellikle tüketim mallarıyla ilgili bölümünde patlama yaşanmıştır.
Genel olarak 1980 sonrası dönemde Türkiye’nin ithalatı içerisinde hammadde ve yatırım malları ağırlık kazanmaktadır. 1995 yılının ilk on bir aylık döneminde ithalat bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 52,6 artarak 31,4 milyar dolara yükselmiştir.
İthalatın sektörlere göre dağılımına bakıldığında 1994 yılında yüzde 58,7’yle ağırlığı olan hammadde ithalatının 1995 yılında da % 60’la birinciliğini koruduğu görülmektedir. Yatırım mallan ithalatı ise 1994’e göre 1995 yılında % 29,4’ten % 27,6’ya düşmesine rağmen ikinci durumdadır. Üçüncülük ise 1994’te % 11,9,1995’te % 12,4’lük paya sahip olan tüketim mallarınındır.
1993 yılı ocak-kasım döneminde gerçekleşen ithalatın % 65,3’ü OECD ülkelerinden, % 34,7’si OECD üyesi olmayan ülkelerden yapılmıştır. OECD ülkeleri içinde AB ülkelerinin payı yüzde 47,1, EFTA ülkelerinin payı yüzde 2,4, diğer OECD ülkelerinin payı ise % 15,8 olmuştur.
Türkiye’nin 1996 yılında tahmini olarak gerçekleştirdiği ithalat miktarı 45 milyar dolardır. Bu miktar 1995 yılındaki 35,7 milyar dolardan daha yüksektir.