İşgücü, kısaca ekonomide kullanılan insan kaynağı olarak tanımlanabilir. Nüfustaki gelişmelere bağlı olarak artan ya da azalan toplam işgücü arzı ile ekonomik koşulların bir sonucu olan işgücü talebi, emek piyasasının iki temel ayağıdır, İşgücü arzı ile talebi arasındaki fark işsizliği verirken arz ve talebin örtüşen kısmı da istihdamı gösterir.
DPT’nin DİE «Hane Halkı işgücü Ankederi» doğrultusunda yaptığı çalışmalara göre Türkiye’de 1991 yılında 20,5 milyon kişi civarında olan sivil işgücü arzı 1992’de 20,6 milyon, 1993’te 20,7 milyon, 1994’te 21,4 milyon ve 1995’te 21,7 milyona ulaşmıştır. Bu rakamların 1991 yılında 18,8, 1992’de 19, 1993’te 19,1, 1994’te 19,6 ve 1995’te 20,1 milyonu sivil istihdamdır, iki veri arasındaki farklar ise Türkiye’deki çalışabilir nüfus içindeki işsizliği gösterir. Resmî rakamlara göre işsizlik oranlan 1991’de % 7,9, 1992’de % 8, 1993’te %7,7, 1994’te % 8,1 1995’te % 7,2 olarak gerçekleşmiştir.
İstihdamın sektörel dağılımı incelendiğinde 1991 yılında % 47,4 olan tarım sektörü, 1992, 1993, 1994 yıllarında % 44 seviyelerinde seyretmiş, 1995’te ise % 46,6 olmuştur. Bu verilere göre tarım sektörü istihdam konusunda ağırlıklı sektör olma özelliğini devam ettirmiştir. Sanayi sektörünün payı 1991 yılında % 15,5 iken, 1994 yılında % 16,4’e yükselmiş olup, 1995 yılında yine % 15,5’e düşmüştür. 1990 yılında toplam istihdamın % 37,1 ‘ini oluşturan hizmetler sektörü ise 1992, 1993 ve 1994 yıllarında % 38-39 civarında seyretmiş, 1995 yılında ise % 37,9 olarak gerçekleşmiştir.