Akciğerlerden, solunum yollarından yabani cisimleri, salgıları dışarı atmak üzere zorlu bir soluk verme hareketidir. Boğazımıza bir şey kaçınca, ciğerlerden balgam gibi bir salgı gelince, elimizde olmadan, boğaz sinirlerinin tepkesi (refleksi) ile öksürürüz. Bu, her gün defalarca yaptığımız bir harekettir; yalnız, çok sık olursa solunum sisteminde bir bozukluk olduğunu gösterir. Öksürüğün, çoğunlukla, soğuk algınlığından geldiği sanılır. Hastaların çoğu ‘’Üşütmüşüm, göğsüme inmiş’’ gibi yorumlarda bulunurlar. Bir hekim ise, hastanın sürekli öksürmesi karşısında en basitinden en karmaşığına kadar, birçok hastalıkları düşünmek zorundadır; çünkü öksürük çeşitli hastalıklardan ileri gelebilir. Bu arada hele çocuklarda, akciğerler arası orta bölgelerde, bronşlar çevresindeki bez şişmeleri (adenopatiler) de hesaba katılmalıdır. Çocuklardaki verem başlangıcının ilk konak yerlerinin bu bezler olduğu unutulmamalıdır.
Genizden gelen öksürükler geniz bademciklerin, boğazdan gelen öksürükler de büyük bademciklerin iltihaplanmış olacağı ihtimalini düşündürebilir.
Hastanın öksürüğüne dikkat edersek öksürüğün nereden geldiğim anlayabiliriz. Soluk borusundan gelen sık, inatçı, huzursuzluk verici öksürüklerin yanı sıra göğüste yanma da vardır. Bu bölgedeki bir iltihap sürekli öksürük yapar, vereme yorulan böyle ardı arası kesilmeyen öksürüklerin trakeit denen soluk borusu iltihabından ileri geldiği çok görülmüştür. Öksürüğü Azdıran Sebepler
Öksürüğün sık gelişinde, sıkıcı duruşunda bir kimsenin ruh halinin, sinirliliğinin de büyük payı vardır. Her hangi bir sebepten dolayı bir kere öksüren bir kimse, bunun üzerinde aşırı durur, bir şey çıkarmaya çalışarak kendini zorlarsa, bu zorlamanın boğazı irkiltmesi üzerine yeniden öksürür, böylece öksürük sürüp gider. Bunun için, ’’öksürüğün en iyi ilacı öksürmemektir’’ diyen bir hekimimizin sözü ünlüdür. Gerçekten de bir kere öksürmemeyi başardıktan sonra öksürüğün eskisi kadar sık, zorlu gelmediği görülür. Öksürüğü kollayabilmek toplu yaşayımda da en çok gözetilecek kurallardan biridir; hele sofrada öksürmek hiç doğru değildir.
Çeşitli göğüs hastalıklarından ileri gelen öksürüklerde sabahları daha çok öksürük gelir; çünkü sabaha kadar ciğerlerde, solunum yollarında salgılar birikmiştir, vücut bunları atmaya çalışır. Hastanın duruşuna göre de öksürüklerde değişiklik görülür.
Sulu zatülcenpte, bronş genişlemelerinde hasta bir yere oturur oturmaz öksürük başlar, salgılar atılır.
Öksürükler Çeşitlerine Göre Neler Gösterir?
Öksürükler türlü türlü olmakla birlikte başlıca şu çeşitlere ayrılır:
Kuru Öksürük: Hiçbir salgı gelmez, hasta kuru kuru öksürür, öksürdükçe boğazı tırmalanır gibi olur. Pek sıkıcı, inatçı bir öksürüktür. Yutak ve boğaz iltihaplarında, bronşit başlangıcında, akciğer vereminde bu çeşit öksürük görülür. Veremde bu öksürük hafif bir soluk alıştan sonra kısa kısa, kesik kesik gelir.
Yumuşak Öksürük: Çoğunlukla balgamlıdır; bu gibi bir salgı gelmese büe, öksürük yumuşaktır, göğüsten gelir, boğazı tırmalamaz. Bronşlarda, akciğer keseciklerinde salgıların az, ya da çok oluşuna göre Öksürük değişik seslerle gelir.
Boğmaca öksürüğü: Kuru, uzun bir öksürüktür. Horoz ötüşünü andırır sesli bir iç çekişten sonra üst üste gelir, hasta boğulur gibi olur (Bk. Boğmaca). Göğüs içi bezlerinin şişmelerinde de aynı şekil öksürük görülür.
Bunların dışında, ses bakımından, çok çeşitli öksürük şekilleri vardır. Bu arada, histeriklerin kısa aralıklı, tok, havlamaya benzer öksürükleri, adi bronşitlerdeki boğuk, kısık öksürükler, boğaz tıkanmasında, difteride görülen, ulumaya benzer kısık öksürükler, kanserlilerin sessiz, örtülü öksürükleri, boğmacada, veremde, boğaz arkası iltihaplarında, kusmalarla birlikte gelen öksürükler bu hastalıkların birer belirtisidir.
Kalp hastalıklarından, dolaşım sistemi bozukluklarından dolayı da öksürük olur; çünkü kalp gücünün azalması üzerine akciğerlerdeki dolaşım ağırlaşmaya başlar, bundan dolayı ciğerlerde ödem olur. Göğse kulak dayanınca kar çıtırtısına benzer sesler duyulması böyle bir durumu gösterir. Böbrek hastalıklarının, gene dolaşımdaki bozukluktan dolayı yol açtıkları öksürüklerde de buna benzer belirtiler görülür.
Midede, sindirim yollarında, kadın cinsel organlarında da bazı bozukluklar da tepke yolu ile öksürük yapar. Çocuklarda barsak kurtları da öksürük doğurur. Apandisitten bile öksürük olur. Bir türlü durdurulamayan bu öksürükler apandisit ameliyatından sonra birdenbire kesilir.
Öksürüğün Tedavisi
Öksürük tek başına bir hastalık olmadığına, çeşitli bozuklukların sonucu olduğuna göre, tedavisi de ancak neden ileri geldiğini bulmaya bağlıdır. Bu neden aranırken öksürüğe yol açabilecek çeşitli bozukluklar üzerinde durulmalı, şüpheli bir nokta bırakılmamalıdır. Öksürüğün kaynağı bulunup bunun iyi edilmesine çalışırken de, hastayı rahat ettirecek ilâçlar verilir, «öksürük ilâcı» denilen bu ilâçlar ancak hastanın çektiği sıkıntıyı gidermeye yarar, göğsü, boğazı sağlar. Bunun yanı başında Benjoirıten türü ile okaliptüs kaynatılarak yapılan buğular, sırta konulan hardal yakısı, hardal lapası, göğse pansuman gibi tedbirler de faydalıdır. Öksürüğü yatıştırıcı ilâçların çoğunda afyon, kodein gibi uyuşturucu- maddeler olduğu için bunları ancak hekimin tavsiyesi üzerine, onun verdiği ölçüde almalıdır. Kodeinsiz, afyonsuz yeni öksürük ilâçları da vardır ki bunlar da başarılı sonuçlar vermektedir.